Güncel Sendika Haberleri

26 Nisan, 2016

LAİKLİK KARŞITI OLAN TBMM BAŞKANI İSTİFA ETMELİDİR

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, laikliğin yeni anayasada olmaması ve dindar bir anayasa yapılması gerektiğini ifade ederek, AKP iktidarının hedefinin laikliği yok etmek olduğunu ikrar etmiştir.

Milli iradenin temsil edildiği en yüce makam olan TBMM’nin Başkanı olduğunu ve tarafsız olması gerektiğini unutarak daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmakla cezalandırılan AKP’nin sözcüsü gibi davranan İsmail Kahraman, laiklik ilkesine ve Cumhuriyet devrimlerine karşı açıkça meydan okuyarak suç işlemiştir. Kahraman’ı kınıyor ve istifaya davet ediyoruz.

“Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli devrimlerinden birisi laikliktir.

İnsanların inançlarına saygı gösterilmesi gerektiğini savunan Eğitim-İş, Atatürk’ün söz konusu tanımını benimsemiştir ve devlet yönetiminde inançların öne çıkmasına karşıdır. Laik düzlemde, inançlar, eğitim, hukuk, bilim ve ekonomiye etki etmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumları ve kuralları, dine, etnisiteye göre değil, laiklik ilkesine göre şekillenmiştir ve bu yapı korunmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri’nin, büyük önderimizin ve O’nun kurucusu olduğu Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş bir devlet ve toplum kurma hedeflerini rafa kaldırarak yok etme hak ve yetkileri yoktur. 

Kaldı ki, Anayasa’nın Genel Esaslar başlıklı Birinci Kısmında yer alan ve Cumhuriyetin Nitelikleri alt başlıklı 2’nci madde hükmü “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” şeklindedir. Hükümde Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri arasında laiklik açık biçimde ifade edilmiştir. Anayasa’nın aynı kısım altında yer alan ve Değiştirilemeyecek Hükümler alt başlığını taşıyan 4’üncü maddesinde yer alan; “Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” kuralıyla devletin laik niteliğinin değiştirilebilmesi; hatta değiştirilmesinin teklif dahi edilebilmesi yasaklanmıştır.  

Laiklik olmaksızın demokrasi olamaz. Dünyada bu gerçeğin aksini ortaya koyan tek bir devlet yapılanması örneği yoktur. Laikliği dışlayan devletlerin “tamamında” kadın sosyal yaşamdan soyutlanarak eşit bir insan olmak bir yana “meta”ya dönüştürülmüş; erkeğe mutluluk vermeye özgülenmiştir. Yine laiklik ilkesinin olmadığı devletlerin tamamında, toplumu oluşturan diğer inanç grupları üzerinde ağır baskı kurularak, farklı renkler devlet vahşetiyle yok edilme sürecine sokulmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran irade; yıkılmış, tarumar edilmiş bir imparatorluktan geriye kalan eğitimsiz, yoksul, savaşlar nedeniyle genç nüfusunun tamamına yakınını kaybetmiş bir toplumdan bugün çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmış bir Cumhuriyet yaratmıştır. Anadolu coğrafyasını ve geri kalmış toplumların hayallerini güneş gibi aydınlatan bu Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğü ve dehasını gözler önüne sermektedir. 

Eğitim-İş, tüzüğümüzde de belirtildiği üzere, Atatürk ilke ve devrimleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi üzerinde yükseldiğinin bilinciyle, laiklik ilkesinin korunmasına büyük önem verir. Kişilerin inanç ve vicdan özgürlüklerini savunurken, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanmalarını ya da baskı altına alınmalarını da kabul edilemez bulur. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a, kendilerini var eden iradeyi ve o iradenin sonucu olan siyasal rejimi korumakla yükümlü olduklarını hatırlatıyor, bir kez daha istifa etmeye davet ediyoruz.

Her koşulda demokrasiye, çağdaşlığa, laik ve üniter yapıya, ulusal birlik ve beraberliğimize, Mustafa Kemal Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine sahip çıkan Eğitim-İş olarak; Cumhuriyete açık bir saldırı niteliğinde olan bu eylem karşısında tüm Cumhuriyet Savcılarını göreve çağırıyoruz. Cumhuriyetten, laiklikten demokrasiden yana tüm demokrasi güçlerini de dinci faşizme karşı ortak mücadele etmeye davet ediyoruz. 

           MERKEZ YÖNETİM KURULU