İşçi sınıfının haftanın 6 günü 12 saat çalıştırılmasına karşı haftada 5 gün, günde 8 saat çalışma talebiyle ABD’de başlattığı grev ve eylemlerde yüzlerce işçinin işten atılma ve öldürülme pahasına ırk ve din ayrımı gözetmeksizin burjuvaziye karşı gösterdikleri sınıf dayanışması II.Enternasyonal’ın kararıyla 1890 yılından bu yana 1 Mayıs “Uluslararası İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmaktadır.
Ülkemizde de yıllardır yasaklanan 1 Mayıs’ın, ilk kez 1976 yılında yüz binlerin katılımı ile kutlanmasından korkan burjuvazi, 1977 1 Mayıs’ını kana bulamış 34 emekçiyi katletmiştir. Bugün ise aynı korkuyu yaşayan AKP, yine 1 Mayıs’ı, artık 1 Mayıs’la özdeşleşen Taksim Meydanı’nı yasaklayarak provokasyon peşindedir. Demokrasiden, özgürlükten, bağımsızlıktan yana tüm güçler Gezi direnişiyle şahlanan dayanışmayı bu 1 Mayıs’ta da gösterecektir.
Bugün emperyalizmin küresel politikası, sınıf kimliğini etnik, dinsel ve mezhepsel temelde bölüp hem sınıf mücadelesini zayıflatmayı hem de mazlum ulusları birbirine boğazlatmayı ve bu şekilde kronik ekonomik krizlerini aşarak karlarına kar katmayı amaçlamaktadır. Yugoslavya’dan başlayarak Ortadoğu’ya kadar uzanan bu emperyalist politika bugün Suriye’de duvara toslamıştır. Bu anlamda sınıf bilinci temelinde emperyalizme karşı direnen mazlum uluslarla dayanışma içinde olmanın önemi daha da artmaktadır.
Bu yıl 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamaları, sermaye güçlerinin tam desteğini arkasına alan AKP Hükümeti’nin kamu emekçilerinin ve işçi sınıfının kazanılmış haklarına karşı giriştiği saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmektedir. AKP iktidarının, emperyalizmin bölgemizdeki politikalarıyla uyumlu olarak oluşturmak istediği yeni siyasal rejim, emekçi sınıfların sömürüsünü derinleştirdiği gibi aynı zamanda sermaye egemenliğini de pekiştirmiştir.
Kamu emekçilerinin iş güvencesinin elinden alınması istenmesi, taşeronlaştırmanın, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasına yönelik yasal düzenlemeler ve atılan fiili adımlar sürmektedir. 12 milyon işçiden 6 milyonu taşeronların elinde açlık sınırının çok çok altında asgari ücrete mahkum edilmiştir.
Bir yanda kıdem tazminatının kademeli olarak kaldırılması, diğer yandan grev yasaklarında ısrar eden, işçi sınıfının örgütlenmesinde önüne konulan barajlar, yasakçı bir sendikalar yasası, emekçiler için yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.
Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir.
Her türlü hak alma çabasının ve mücadelesinin baskı ve şiddet ile durdurulmak istendiği, işsizlik ve yoksulluğun kalıcılaştığı, sağlık ve eğitim alanının ticarileştiği, gazetecilerin, sendikacıların, aydınların tutuklandığı, sendikal hak ihlallerinin sürdüğü, baskının hakim olduğu bir dönemden geçmekteyiz.
Gırtlağına kadar yolsuzluk batağına batmış AKP, bu talan ekonomisini sürdürebilmek için ancak faşist rejimlerde rastlanan muhaberat sistemini yasalaştırarak toplumsal muhalefet üzerinde korku ve baskı kurmaya amaçlamaktadır.
Böylesine bir süreçte yüzü bağımsızlıktan, demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm antiemperyalist kesimlerin kol kola girmeleri kaçınılmazdır.
Gün, etnik ve dinsel kimliklerin öne çıkarıldığı gün değil, tıpkı 1886 yılında olduğu gibi sınıf dayanışmasının öne çıkarılacağı; sömürüye karşı iş, ekmek ve özgürlük, sömürgeciliğe karşı bağımsızlık bayrağının dalgalandırılacağı gündür.
Bu amaçla; AKP’nin yağma ve talan düzenine karşı; düşük ücret, ağır çalışma koşulları, işçi kıyımları, taşeronlaştırma ve esnek çalışmaya karşı; İşten çıkarılmalara ve iş cinayetlerine karşı; sendikasızlaştırma ve kamu emekçilerini güvencesiz bırakma girişimlerine karşı; 4+4+4 yasası ile getirilen ırkçı, bölücü gerici eğitim sistemine karşı; haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak, çocuklarımızın eğitimli ve sağlıklı, güven içinde yaşayabileceği bir ülke için Eğitim-İş olarak; 1 Mayıs’ta alanlardayız.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü!
MERKEZ YÖNETİM KURULU