Bugün, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal tarihine vurulan en ağır darbelerden biri olan 12 Eylül faşist darbesinin yıl dönümüdür. 44 yıl önce bugün, devrimcilerin ve ilerici kamuoyunun yükselttiği özgürlük, demokrasi ve eşitlik mücadelesi, ABD'nin organize ettiği kanlı bir darbeyle baltalandı. Demokrasi askıya alındı, hak ve hukuk darbecilerin keyfiyetine teslim edildi. Türkiye Cumhuriyeti, bu ağır darbenin yaralarını uzun yıllar boyunca sarmaya çalıştı. Ancak 12 Eylül 1980’de ve sonrasında yaşanan acılar, geçen zamana rağmen hala toplumun hafızasında tazeliğini koruyor.
Bugün, darbenin izlerinin silineceğine dair verilen vaatler birer birer boşa çıkarken, 12 Eylül’ün baskıcı zihniyetinden beslenen AKP iktidarı, tek adam rejimini inşa ederek bu mirası sürdürmüştür. Faşist darbenin oluşturduğu hukuksuz düzen, bugün de halkın demokratik taleplerini boğmaya devam etmektedir.
Ülkemiz, hâlâ 12 Eylül darbesinin gölgesinde varlığını sürdüren yasalarla yönetilmekte; Anayasa’dan çalışma yasalarına, siyasi partiler ve seçim sistemine kadar birçok alanda antidemokratik hükümler halkın iradesini sınırlamaktadır. Özgür düşünce ve örgütlenme hakkı, toplumsal hareketlerin gelişimi, hâlâ bu darbe düzeninin zincirlerine bağlıdır.
12 Eylül’ün hedeflediği “tek tip insan” oluşturma projesi, AKP eliyle özellikle eğitim politikaları üzerinden adım adım hayata geçirilmiştir. 4+4+4 Kesintili Eğitim Yasası ve müfredat değişiklikleriyle, “kindar ve dindar nesil” yetiştirme çabası hız kazanmış; AKP iktidarı eğitimde laiklikten uzak bir ikilem yaratmıştır.
Biz Eğitim-İş olarak, demokrasiyi askıya alan, halkın iradesini yok sayan bu anlayışı kabul etmiyoruz. Tarih göstermiştir ki demokrasi ve hukuk dışı arayışlar hiçbir zaman çözüm olamamış, aksine toplumsal adaletsizlikleri derinleştirmiştir. Türkiye’nin gerçek bir demokrasiye kavuşması, 12 Eylül faşist darbesinin izlerini silmekten ve onun yarattığı düzenden beslenenlerle kararlı bir mücadele yürütmekten geçmektedir.
Bugün, 12 Eylül’ün mirasçısı olan bu düzen, yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda bugünün de sorunudur. Darbe hukukuyla yönetilen bir ülkede, hak mücadelesi, emek mücadelesi ve demokrasi mücadelesi birbirinden ayrı düşünülemez. Bizler, eğitim emekçileri olarak, halkımızın demokratik haklarının korunması ve geliştirilmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Çünkü özgür ve demokratik bir toplum, ancak özgür bireylerle mümkündür. Özgür bireyler ise ancak demokratik eğitimle yetiştirilebilir.
Bu bağlamda, Eğitim-İş olarak, 12 Eylül faşist darbesini bir kez daha lanetliyor ve bir daha 12 Eylül'lerin yaşanmayacağı, demokrasinin kökleştiği bir Türkiye için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Geleceğe dair umudumuzu diri tutuyor, tam bağımsız, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti için inancımızı asla kaybetmiyoruz.
12 Eylül karanlığının bir daha ülkemizin üzerine çökmemesi adına; hak, hukuk ve adalet için her alanda, her zeminde mücadele etmeye devam edeceğiz.