Güncel Sendika Haberleri

23 Mayıs, 2012

BİR GÜNLÜK DEĞİL, GENEL GREVE HAZIRIZ

ANKARA - Aralarında Eğitim-İş’in de bulunduğu Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, Hükümetin yüzde 3.5+4’lük zam teklifini protesto etmek için iş bıraktı.
Hükümetin teklif ettiği yüzde 3.5+4’lük zammı protesto eden Eğitim-İş ve Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalar, Sakarya Caddesi’nde toplandılar. Davul, zurna eşliğinde halaylar çeken grup, “Yaşasın sınıf dayanışmamız”, “Zafer direnen emekçinin olacaktır”, “Ücretli köle olmayacağız”, “Direne, direne kazanacağız”, “AKP zammını al başına çal” sloganları attılar. Islık ve alkışla hükümeti protesto eden sendika üyeleri ellerinde, “Kalkındık diyorsun, kalkınmadan pay istiyoruz”, “Emek cephesinde birleşelim”, “Hayat 3.5 ile 4 arasındadır. Ya 3.5 atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın”, “Hakkımız, emeğimiz, onurumuz, geleceğimiz için grevdeyiz” yazılı pankart ve afişler taşıdı. Eyleme, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, İşçi Partisi temsilcileri, Yol-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Ahmet Kılıç ve Cumhuriyet Kadınları Genel Başkanı Şenal Sarıhan da katıldı. 

DEMİR: “HÜKÜMET KAMU EMEKÇİLERİYLE DALGA GEÇİYOR” 
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, burada yaptığı açıklamada, hükümetin yüzde 3.5+4’lük zam önerisinde bulunarak, kamu çalışanlarının taleplerini ve yetkili kamu çalışanları sendikalarını ciddiye almadığını bir kez daha gösterdiğini söyledi. “Bu teklif kabul edilebilir bir teklif değildir” diyen Demir, şöyle konuştu: 
“Yüzde 3.5+4’ün ortalama memur maaşında yapacağı artış 55-75 TL arasındadır. Yüzdelik artış oranında buçuklu artış yapan hükümet, kamu çalışanlarıyla adeta dalga geçmekte, kamu çalışanlarının emeklerini yok saymaktadır. Hükümeti, bir an önce bu yaklaşımından vazgeçmeye çağırıyoruz.
Kişi başına düşen ulusal gelirin 10 bin doları aştığını, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olduğumuzu, her yıl yüzde 10 civarında büyüdüğümüzü övünerek söyleyen Başbakan, kamu çalışanlarının haklı talepleri karşısında Yunanistan’ı örnek göstermektedir. Yunanistan’da krizin faturasını emekçilerle birlikte politikacılar da öderken, ülkemizde ise Başbakan faturayı yalnızca emekçilere ödetmek istemektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.” 
 
“EŞİT İŞE, EŞİT ÜCRET ÖDENMELİ”
Demir, Türkiye’de açlık sınırının bugün 1050 TL, yoksulluk sınırının ise 3200 TL civarında olduğunu belirtti ve kamu emekçilerini, insan onuruna yakışır bir yaşam standardına kavuşturmak için yapılması gereken zam oranının 2012 için en az yüzde 25 olması gerektiğini kaydetti. Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yaratılan ücret adaletsizliğinin de giderilmesi gerektiğini vurgulayan Demir, “Eşit işe eşit ücret ödenmelidir. Bu bağlamda, öğretmenlere ve akademisyenlere en az 300 TL ek ödeme yapılmalıdır” dedi.
Demir, resmi rakamlara göre, son 9 yıldaki ekonomik büyümenin, yüzde 48.3 olduğunu ancak kamu çalışanlarının ekonomik büyümeden pay almadığını ifade etti ve “Dolayısıyla bugün itibarıyla en düşük dereceli memur maaşında yaklaşık 400 TL büyümeden kaynaklı ücret kaybı olmuştur. Bu miktarın da en kısa zamanda maaşlara yansıtılması gerekmektedir” şeklinde konuştu. 

“YOLSUZLUĞA, YOKSULLUĞA, HIRSIZLIĞA HAYIR DEMEK İÇİN GREVDEYİZ”
Yıllardır maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapılmayan, açlık sınırında yaşayan memur emeklilerinin de unutulmamasını isteyen Demir, konuşmasına şöyle devam etti: 
“Eğitim-İş, tüm kamu çalışanlarının ve emeklilerin haklarını savunmak, insanca yaşam standartlarına kavuşmalarını sağlamak için üretimden gelen gücünü kullanmış ve tüm Türkiye’de iş bırakmıştır. 
-Sahte sendika yasası ile toplu sözleşme olmayacağını anlatmak için grevdeyiz!
-Büyüyen ekonomiden refah payı almak için grevdeyiz! 
-Hükümetin yüzde 3.5’luk gülünç zam teklifini kınamak için grevdeyiz!
-Yolsuzluğa, yoksulluğa, hırsızlığa ‘hayır’ demek için grevdeyiz!
-AKP iktidarının faşizan politikalarına ‘hayır’ demek için grevdeyiz!
-19 Mayıs’ta Cumhuriyetimize sahip çıkmak için alanlardaydık, 23 Mayıs’ta emeğimiz için grevdeyiz!
-Türkiye’nin açık cezaevine dönüştürülmesine ‘hayır’ demek için grevdeyiz!
-Cumhuriyete, Atatürk’e emeğe karşı yapılan saldırılar için grevdeyiz!
-Bilimsel, laik, demokratik ve parasız eğitim için grevdeyiz!
-Eğitimi özelleştiren, dinselleştiren AKP iktidarını uyarmak için grevdeyiz!
-Eğitim çalışanlarını, öğretmenleri bilinçli olarak itibarsızlaştırmaya ‘hayır’ demek için grevdeyiz! 
-Öğretmeni; tembel, beceriksiz, yetersiz, aç gözlü gören Milli Eğitim Bakanı’nı istifaya davet etmek için grevdeyiz! 
-Sanata, sanatçıya sahip çıkmak için grevdeyiz! 
Grev, kamu çalışanlarının hem iç hukuktan hem de uluslar arası hukuktan kaynaklanan en meşru hakkıdır. Kamu çalışanlarının bu demokratik hakkını engellemeye çalışan hükümet yetkililerini hukuka uymaları konusunda uyarıyoruz. Aksi takdirde bir günlük değil genel greve hazırız.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ise, “Bugün Türkiye’de milyonlar sokaktalar, oynanmakta olan orta oyununu bozmak için ayaktalar. AKP, kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşme hakkını gasp etmek için uğraşıyor. Ancak grevli toplu sözleşme hakkı, Anayasal bir haktır. Meşru hakkınızı almanız için CHP olarak sizi destekliyoruz” dedi. 
CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin de “Memurların hakları için sokağa çıkanlarını, iş bırakanlarını kutluyorum. Memurların hala yalakalık yaparak hak alacaklarını düşünenlerine ise günaydın diyorum. 2010 yılı referandumunda ‘yetmez ama evet’ diyen örgütler bu yasaya şimdi ne diyorlar? Sözüm ona, toplu görüşmeden, toplu sözleşmeye geçtiniz. Keşke geçilmeseydi. En azından toplu görüşmelerde yargı yolu açık oluyordu. Grev hakkı olmadan toplu sözleşme yapmanın olanağı yoktur. Grev hakkı olmayan bir sendikanın, silahsız ordudan bir farkı yoktur. Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikaların kararlılık göstermeleri takdir topluyor. Sizleri kutluyorum” diye konuştu.
Birleşik Kamu-İş Genel Sekreteri Cengiz Gülebay ise şöyle konuştu:
 “Birleşik Kamu-İş olarak biz 3.5+4 teklifini ve memurla dalga geçen ‘Toplu Sözleşme Masası’ oyununu şiddetle reddediyoruz. Elektriğe, doğalgaza ve temel ihtiyaç maddelerine yapılan zam oranı kadar, yani en az yüzde 25 oranında zam verilmesini ve bu zammın asgari ücrete, memura, emekliye, işçiye ve tüm çalışanlara yansıtılmasını istiyoruz. 
Halkımızın büyük çoğunluğu asgari ücretle köle olarak çalışmakta, tarım işçileri açlık sınırında karın tokluğuna çalıştırılmaktadır. Emekli ay sonunu getirememekte ve torunlarına harçlık verememektedir. Memur kredi kartları ve bankalarla boğuşmakta, okullarda çocuklara dağıttığı sütü bozuk çıkan AKP, olan biteni sadece seyretmektedir. Demokratik tepkisini dile getiren kitlelere gaz sıkmakta, coplamakta ve açıkça faşizan anti demokratik, dikta bir yönetim sergilemektedir.”