Güncel Sendika Haberleri

12 Haziran, 2020

ÇOCUKLARIN YERİ SANAYİ SİTELERİ DEĞİL OKUL SIRALARIDIR!

Bugün, Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Tüm dünya ülkelerinde çocuk işçiliğinin geldiği noktaya dikkat çekmek için araştırmaların yayınlandığı bugünde, ne yazık ki rakamların en acı tablo çizdiği coğrafyalardan birisi ülkemiz olmuştur.

Çocuklara bayram adayan tek ülke olmaktan, çocuklara çocukluğunu bile yaşatmayarak emek sömürüsü zincirine dahil eden bir ülke olmaya dönüşmemizde, kuşkusuz vahşi kapitalizm kadar, çocuklara kıymet vermeyen ülke yöneticilerinin de payı çoktur. Hem bizzat devletin istatistik kurumu olan TÜİK'in hem de başka araştırmaların ortaya koyduğu rakamlar, utancımızı katlamıştır.

Araştırmalara göre; Türkiye’de yaklaşık her üç çocuktan biri, başka bir deyişle 7 milyondan fazla çocuk şiddetli maddi yoksunluk çeken hanelerde yaşamaktadır. Uzun süren gelir yoksulluğunun bir sonucu olan maddi yoksunluk, yetişkinlerde geçici olabilirken çocuklarda genelde ömür boyu sürmekte ve sonraki nesillere aktarılma riski taşımaktadır.

Türkiye’de yaşayan çocukların yüzde 74.6’sı evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan hanelerde yaşamaktadır. Çocukların yüzde 51.3’ü son 12 ay içerisinde ev kirasını, elektrik, su, gaz ve kredi kartı faturalarını planladığı gibi ödeyemeyen hanelerde ikamet etmektedir.

Türkiye’de çocuk işçiliği ve iş cinayetleri raporuna göre, 2013’ten 2018’in ilk 5 ayına kadar 319 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmiştir. Türkiye’de 2012’de 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bine ulaşmış, TÜİK’in 2016 verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışmıştır.

TÜİK'in Çocuk İşgücü Anketi Sonuçları 2019 adlı çalışmasına göre ise; çalışan çocukların yüzde 79.7'sini 15-17 yaş grubundakiler, yüzde 15.9'unu 12-14 yaş grubundakiler, yüzde 4.4'ünü de 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturmuştur. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 70.6'sını erkek, yüzde 29.4'ünü ise kız çocukları oluşturmuştur. Söz konusu çocukların yüzde 65.7'si bir eğitime devam ederken, bu oran erkeklerde yüzde 65.6, kızlarda yüzde 66.1 olmuştur. Yani çalışan çocukların neredeyse yüzde 40'ı, bu vahşi düzen nedeniyle eğitimden de kopmuştur.

Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz, çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için atılması şart olan adımlar şunlardır:

- Çocuk işçi çalıştırmak yasaklanmalı, bu alan sıkça denetlenmeli, ihlaller ağır maddi yaptırımlara tabi tutularak caydırıcılık sağlanmalıdır.

- Araştırmalar göstermiştir ki çocuk işçilik sorunu, çocukların yaşadığı hanedeki yoksulluk ile doğru orantılıdır. Yandaşların semirdiği, halkın yoksullaştığı bu AKP düzeni ne çocuklara ne de çocuk işçiliğiyle mücadeleye bir fayda sağlayacaktır. Dolayısıyla çocukların işçi olmadığı bir ülke yaratmak, sosyal devlet ilkelerinden şaşmayacak bir Türkiye mücadelesinden geçmektedir.

- Matematik soyut, hayat ise somuttur. Eş-dost yönetimindeki TÜİK verileri bile can acıtsa da elbette bu verilerde sokaklarda dilenen, çöplerden gıda, kağıt atık toplayan çocuklar yoktur. AKP'nin uluslararası arenada koz yapmak için ülkemize doldurduğu Suriye uyruklu insanların birçoğunun çocuğunun da sokakları mesken tuttuğu göz önündeyken, çocuk işçiliğini kendine dert eden her yurttaşın, verilen resmi rakamları kafasında çarpması şart olmuştur.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak, çocukların hayal kuracağı, oyun oynayacağı, okula gideceği yaşta işçi olmalarını bu ülkeye yakıştırmıyoruz. Verdiğimiz demokrasi ve özgürlük mücadelesinde, Cumhuriyet'in değerlerini koruma kavgasında, bu çocuklarımıza da güzel bir hayat vardır. Bu ülkede yaşayan her yurttaşın, bu ülkenin çocuklarına hayal kurabileceği koşulları yaratma sorumluluğu vardır. Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz, pes etmeyeceğiz! Onlara inatla ve inanarak diyeceğiz ki:

"Güzel günler göreceğiz çocuklar,

güneşli günler göreceğiz…

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,

ışıklı maviliklere süreceğiz… "

                    MERKEZ YÖNETİM KURULU