Güncel Sendika Haberleri

03 Eylül, 2012

DİNÇER İŞLETMECİ MANTIĞINI BİR KEZ DAHA KONUŞTURDU

 Fiziki altyapısı oluşturulmadan tamamen ideolojik hedefler doğrultusunda hazırlanan 4+4+4 gerici eğitim sistemi ile her şeyi altüst eden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemine karşı çıkanlara yönelik suçlayıcı ve hedef gösterici açıklamalarda bulunmuştur.
        Eleştirilerin büyük bir kısmının “PKK yanlıları” ve “laikçilerden” geldiğini, normal vatandaşın ise kendilerini desteklediğini söyleyen Dinçer, ya hayal görüyor ya da eğitim sistemimizde yarattıkları kaosu ve beceriksizliklerini örtbas etmek için asılsız suçlamalarda bulunuyor.
        Eğitim sisteminde bir kargaşa yaşandığını kabul etmek zorunda kalan Bakan, “Kargaşa var ama ciddi bir problem yok. Kargaşayı bizim ne yapmaya çalıştığımızı anlamayan sözde eğitim uzmanları çıkarıyor” diyerek, “özrü kabahatinden büyük” dedirtmiştir. Sayın Bakan, sizin ne yapmaya çalıştığınızı, amacınızın cumhuriyetle hesaplaşmak, ulusal düzeydeki eğitimi tamamen cemaatlerin kontrolüne ve piyasa koşullarına sunmak olduğunu eğitim uzmanları çok iyi anlamıştır.
        Bilimsel çalışmalar, 6 yaş öncesi çocuğun beynindeki bilişsel yapıların okul temelli akademik öğrenme için yeterli olmadığını ortaya koyarken, Bakanın 66 ay konusundaki ısrarını “bilimsel bir tercih” olarak savunması da ilginçtir. Kaldı ki, UNESCO İstatistik Enstitüsü verilerine göre, dünyadaki 204 ülkenin 126’sında, yani ülkelerin yüzde 62’sinde, okula başlama yaşı 6’dır.
        Yine “Geçen sene 60 ay ile 72 ay arasındaki çocuklarımızın yüzde 67’sini okullarımıza aldık. Okul öncesi eğitim verdik Dikkat edin yüzde 67... Okul, sınıf ve lavabo sıkıntısı olmadı. Bu çocuklar okulu tanıyor" ifadelerini kullanan Dinçer, okul öncesi eğitim ile ilkokul eğitimi arasındaki farkı bilmediğini de ortaya koymuştur.
        Anaokuluna gitmeden ilköğretime başlayacak olan çocuklar yeterli bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi sağlayamadan ilköğretimde sunulan becerileri edinemez. Bu yaş çocuklarının çoğu öz bakım gereksinimlerini bile kendi kendilerine karşılayamazlar. O nedenle renkli ve eğlenceli anaokulu yerine yoğun müfredatlı, kalabalık sınıflara mahkum edilecek çocukların sonraki eğitim yaşantıları da derinden etkilenecektir.
        Uydurma rakamlarla kamuoyunu yanlış bilgilendiren Bakan, bu konudaki bilimsel verilere dayanan uyarılarımız nedeniyle bizleri yani eğitim uzmanlarını, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini kargaşa yaratmakla suçlamaktadır.
        Gelmiş geçmiş Milli Eğitim Bakanları içinde öğretmen düşmanlığında, öğretmeni mağdur etmede, en öne çıkan Ömer Dinçer, öğretmenlerin atama problemlerine de işletmeci zihniyetiyle yaklaşmış ve "Bir öğretmenin aylık maliyeti 3 bin lira, yıllık 36 bin lira. 33 bin öğretmenin yıllık maliyeti 1,1 milyar TL. Şimdi soruyorum Türkiye bu kadar zengin mi?” demiştir. Peki Sayın Bakan, Türkiye yandaşları zengin etme projeniz olan “Fatih” projesinin maliyetini karşılayacak kadar zengin midir?
        Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sesleniyoruz, “Halkın dini duygularını suistimal ederek, çocuklarımızın geleceği üzerinden kendi ideolojik hedeflerinizi gerçekleştirme amacınızdan vazgeçin. 4+4+4 eğitim sistemine yönelik haklı eleştiri ve önerileri dikkate alın.
        Eğitim-İş, öğretim birliğine son vererek, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak isteyen bu anlayışa karşı eylem ve etkinliklerini kararlılıkla sürdürecektir.   

    MERKEZ YÖNETİM KURULU