EĞİTİM-İŞ KAMUOYUNU YANILTMIŞ(!) YALANI ÜZERİNE ZORUNLU AÇIKLAMA
Bilindiği üzere Antalya Şubemiz, bir üyemizin şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sürecinde, şikayetçi üyemizi mağdur etmeye yönelik skandalı kamuoyuna açıklamıştı. Şube basın açıklamasının konuyla ilgili kısmında aynen; “…Okul Müdürü Mehmet Karakaş, müzik öğretmeni sınıfta öğrencilere -Okul Müdürü Allaha inanmaz, aynı zamanda Ermenidir- dediği içinşikayetçidir. Soruşturmacı müfettişler müzik öğretmeninin din ve ırk konularını sömürüp, müdür hakkında dini konuları kullanarak karalama yapı yapmadığını, iftira atıp atmadığını araştırmak yerine ; tanıklara sordukları –Okul Müdürü Allaha inanıyor mu? Ermeni mi ?- gibi sorularla Anayasamızın 24. Maddesini ihlal suçunu işlemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir. Kişilerin inançları, ırkları bir suç olarak görülüp sorgulanamaz. Kaldı ki bu sözler iftira ve karalama kampanyasının bir parçasıdır. Ancak karalayan, iftira atan değil bu tip sorularla karalanan sorgulanmıştır…….” ifadeleri yer almıştır. Açıklamanın kamuoyunda geniş yankı bulması malum medya çevrelerini rahatsız etmiş ve sonuçta bu çevreler; İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün haberi yalanladığı, Eğitim İş’in medyayı yanılttığı -ve hatta medyaya tuzak kurduğu- safsatasıyla Eğitim İş ‘i karalama gayreti içerisine girmişlerdir. Bu nedenle konuyla ilgili açıklama yapmak zorunlu hale gelmiştir.
Antalya Şubemizin Basın Açıklamasında Yer Alan Tüm Bilgiler Gerçek Olup, MEB Açıklama İçeriğini Yalanlamamıştır, Yalanlamaya Cesaret Edemez…
Antalya Şubemizin yaptığı basın açıklaması içeriği Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yalanlanmamıştır, yalanlanamaz. Zira açıklanan bilgilerin tamamı “belgeli”dir. MEB Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, soruşturmanın, Okul Müdürü’nün şikayet dilekçesi üzerine başlatıldığını ortaya koymuştur. Bu değerlendirme şubemiz basın açıklamasında yer alan olgunun teyidinden öte anlam ifade etmemektedir.
DHA Muhabirinin Hazırlayıp Medya Kuruluşlarına Servis Ettiği Haber ve Bu Kaynağa Dayalı Olarak Yapılan Yayınlar Gerçeğe Uygundur.
DHA muhabiri şubemiz basın açıklamasını, içeriğe sadık kalmaya özen göstererek özetlemiş ve haberi ; “…..ANTALYA Aksu İlköğretim Okulu Müzik Öğretmeni 36 yaşındaki S.Ü., geçen yıl Okul Müdürü Mehmet Karakaş’ın kendisine "cinsel taciz"de bulunduğunu öne sürdü. Müdür Mehmet Karakaş da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurarak hakkındaki iddianın soruşturulmasını talep etti. Müdür Karakaş, öğretmen Ünlü’nün disiplinsiz davranışlar sergilediğini, kendisini uyardığını, bir süre sonra da hakkında "cinsel tacizde bulunduğu" yönünde dedikodular çıkarttığını belirterekmüfettişlerin idari soruşturma yapmasını istedi. Müdür Karakaş ve öğretmen Ünlü, savcılığa karşılıklı suç duyurusunda da bulundu. Bunun üzerine İlköğretim müfettişleri Nedim Düztepe ve Mehmet Çağlar’ın öğretmenlere "Okul Müdürü Mehmet Karakaş, Allah’a inanmıyormuş ve Ermeniymiş. Ne diyorsunuz" şeklinde büyük tepki çeken sorular yönelttiler…….” şeklindeki değerlendirmeyle sunmuştur. Mevcut bilgi ve belgeler incelendiğinde, haber içeriğinde gerçekdışı bir olgu ya da değerlendirmenin olmadığı rahatlıkla tespit edilecektir. Ayrıca şubemizin basın metninde hiçbir kimsenin adı geçmemekte ve olay kişiselleştirilmemektedir.
ZAMAN GAZETESİ Yalan ve Gerçeğin Üzerini Örtmeye Yönelik Haberleriyle Yine Sahnede.
Bilindiği üzere, DHA muhabirince hazırlanan habere Radikal, Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerin sayfalarında geniş yer vermesiyle skandal ülke genelinde büyük tepki yarattı. Gelişme üzerine, benzer olaylarda durumdan vazife çıkaran ve gerçekleri karartma yaklaşımı konusunda tescilli olan Zaman Gazetesi, “MÜFETTİŞ HABERİ DE YALAN ÇIKTI” başlığı altında;“…Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin, Antalya Aksu İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Karakaş hakkında 'Allah'a inanmadığı' gerekçesiyle soruşturma başlattığı yönündekiHABERLER YALAN ÇIKTI. SORUŞTURMANIN MİLLİ EĞİTİM'İN DEĞİL MÜDÜR MEHMET KARAKAŞ'IN TALEBİYLE YAPILDIĞI ORTAYA ÇIKTI. Ancak, gazeteler konuyla ilgili haberleri müdürün talebini görmezden gelerek soruşturmayı Milli Eğitim müfettişleri başlatmış gibi sundu. Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, haberlerdeki çarpıtmaya dikkat çekerek şu açıklamada bulundu: "Müdür, bir öğretmen benim hakkımda böyle dedikodular yapıyor diye şikâyetçi olmuş. Müfettişler de müdürün şikâyeti üzerine 'Bunları dediniz mi?' diye sormuş…" yalan haber yapmıştır. Zaman Gazetesi bu yayınıyla “okuyucularını küçümsediği, onların kavrama yeteneklerini hafife aldığını”bir kez daha ortaya koymuştur. Basın açıklaması içeriğinde ve bu açıklamaya göre yapılan haberlerde soruşturmayı Okul Müdürünün istediği açıkca beyan edilmiş olmasına rağmen, “soruşturmanın okul müdürünün isteği ile yapıldığı ortaya çıktı” gibi bir çarpıtmayı başka türlü izah edebilmek mümkün değildir.
Hatırlanacağı üzere Eğitim-İş Denizli Şubesi, bir yatılı bölge okulunda yasal izin alınmaksızın dağıtılan“dinin direği namaz” isimli kitabın içeriği ile ilgili olarak öğrenci velilerinden gelen yoğun tepkiler üzerine konuyu incelemeye almış ve yaptığı ayrıntılı inceleme ve değerlendirmeler sonrasında, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” haftasında dağıtılan kitabın eğitim bilimine ve laik eğitim sistemine aykırı içerik taşıdığı, laik yaşam biçimini olumsuzladığı, hatta ve hatta okuyucuya psikolojik cihat çağrısı yaptığı sonucuna ulaşınca, konuyu kamuoyuyla paylaşmak üzere 16.05.2007 tarihinde basın açıklaması yapmıştı. Zaman Gazetesi bugün olduğu gibi o dönemde de çarpıtma yayın yaparak, “Ulusalcı Sendika, Cemaatle Namaza da Karşı” başlığı ve yöneticilerimizin fotoğrafı ile sendikamızı ve yöneticilerimizi hedef göstermişti. Yalan ve iftira içerikli bu yayın sonrasında basın açıklamasını yapan yöneticilerimiz ölüm tehditlerine maruz kalmış, aralarından bir tanesi, yayından etkilendiğini söyleyen bir öğrencisinin fiili saldırısına uğramıştı. Gelişme üzerine dinci gazete aleyhine peş peşe tazminat davaları açıldı ve bugüne kadar sonuçlanan 3 davada dinci gazete yalan ve hedef gösterici yayın nedeniyle tazminatlara mahkum edildi. Gelinen noktada görüyoruz ki Zaman Gazetesi uslanmamakta, kamuoyunu yanıltma ve yalan haber yapma alışkanlığında vazgeçmeye yanaşmamaktadır. Söz konusu gazete yöneticilerini bir kez daha basın meslek etiğine uymaya, toplumu zehirlemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.
Bir Haberin “Kaynağında” Eğitim-İş Varsa O Haber Doğrudur.
Yalanla gerçekleri karartma süreci sonunda Eğitim-İş, gerçekleri gizleyerek medyayı yanıltma suçlamalarına maruz bırakılmıştır. Oysa tarafsız medya kuruluşlarının tanıklık ettiği üzere, bu güne kadar kaynağında Eğitim-İş olan hiçbir haber yalan çıkmamıştır, çıkmaz, çıkamaz. Eğitim-İş, kutsal din duygularını sömürmeye programlanmış “müritler gibi” halkı asla aldatmaz, bu tür bir sahtekârlığa tenezzül edecek unsurları bünyesinde barındırmaz.
Taraf Gazetesi Yazarı Alper Görmüş’ten “Haberi Yapan Gazeteciler İçin” Gazetecilik Dersleri(!)…
Konuyla ilgili olarak ilginç bir gelişme de yaşanmıştır : Taraf Gazetesi yazarı Alper GÖRMÜŞ konuyu köşesine taşıyarak, haberi yapan gazetecileri, propagandistlikle gazeteciliği karıştırmakla ve hatta daha da ileri giderek gaflete düşmekle itham etmiştir. Üniversitede gazetecilik dersleri verdiği mesajını satır aralarına sokuşturarak konuyla ilgili yetkinliği konusundaki kuşkuları da bertaraf eden(!) Alper Görmüş, hızını alamayıp işi, Eğitim-İş’i medyaya tuzak kurmakla itham etmeye kadar götürmüştür. Bu sonuca ulaşırken ise üstün gazetecilik sezgilerinden(!) yararlandığını ifade eden Görmüş yazısında aynen; (Eğitim-İş)“…"Neden böyle bir şey yapsın" diye mi soruyorsunuz? "Gericiliğe" karşı bir darbe daha indirebilmek için tabii... Başkan İbrahim Daş'ın, soruşturmayı, 'Çalışkan, başarılı, Atatürkçü, Cumhuriyet kadrolarının üzerinde nasıl baskı kurulmaya çalışıldığının kanıtı" olarak sunması da bu açıdan anlamlı bence. Toparlarsam: Varsayımlarım doğruysa ve olay böyle gelişmişse, ilk gün gazetelerin kasıtlı bir yalan haberle okurlarını yanılttıklarını söyleyemeyiz. Fakat hadisede bir görev kusuru olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Haberi biraz daha deşseler, mesela "nasıl oluyor da müfettişler bu kadar saçmalıyor" diye biraz kuşkulanıp Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvursalar gaflete düşmekten kurtulabileceklerdi. Fakat kurtulamadılar. Bu tecellide, yukarıda anlattığım, propagandistlikle gazeteciliği karıştıran öğrencilerimde bugün dahi etkisini sürdürüyor olabileceğini düşündüğüm "tortu"ya benzer bir şeylerin payı ne kadardır, bilemeyeceğim…..” ifadelerini kullanarak sezgilerini; “Eğitim-İş’in Atatürk’ü ve Cumhuriyet’e bağlılık vurgusu, gericilikle mücadele anlayışı- üzerine inşa ettiğini ortaya koymuştur.
Bizler Eğitim-İş ailesi olarak “Nasıl Oluyor da Alper Görmüş bu kadar saçmalıyor ?” sorusunu sormaya gerek görmüyoruz. Çünkü sorunun yanıtını biliyoruz. Bu nedenle bizden özür dilemesini beklemiyoruz. Ancak, öğrencilerim dediği ve gazetedeki köşesinden ders vermeye kalktığı gazetecilerin kendisinden bir özür beklemeye hakları var sanırız. Çünkü onların kendilerine gazetecilik dersi veren(!) hocaları gibi sütunları yok. Kendilerini savunamazlar…
Son olarak Antalya Şubemizin insanların inançları, etnik kökeni nedeniyle suçlanmalarına, hedef gösterilmelerine karşı tepki koyduğunu hatırlatıyoruz. Soruşturmada müfettişlerin özensiz davrandığı yönündeki yaklaşımı asla kabul etmiyoruz. Zira somut olayda üyemiz “derste öğrencilere hitaben yapılan bir konuşma” nedeniyle şikayetçi olmuştur. Ancak müfettişler, ders saatinde yapılan bir konuşmaya diğer öğretmenlerin tanıklık edemeyeceğini bile bile, şikayetçi öğretmenin dinin inançları ve etnik kökeni hakkında diğer öğretmenleri sorguya çekmişlerdir. Olayın doğal olarak tanığı olan okulun devamlı öğrencilerini ise okulda bulamamışlardır(!)…
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Yüksel ADIBELLİ
Eğitim-İş Genel Başkanı