Güncel Sendika Haberleri

06 Şubat, 2011

EĞİTİM-İŞ'TEN TORBA YASAYA HAYIR!

05 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 11.30’da Harb-İş Sendikası’nın önünden tüm şube ve temsilcilik başkanlarıyla birlikte hareket ederek, saat 12.00’de Güvenpark’ta torba yasayı protesto etmek üzere kitlesel eylem ve basın açıklaması yaptık.

BASINA VE KAMUOYUNA

TORBA YASAYA HAYIR!

AKP’nin bütün tepkilere rağmen Meclis’ten geçirmeye çalıştığı torba yasa, emekçiye ve çalışma yaşamına ağır darbeler vuracak. Daha önce ayrıntılı olarak defalarca kamuoyu ile paylaştığımız üzere tasarı emekçilere baskı, sömürü ve olumsuz çalışma koşulları getirmektedir. Tasarının derhal geri çekilmesini talep ediyoruz. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa emekçi bu saldırının hesabını mutlaka AKP’den soracaktır. AKP’nin emekçiye yönelik bu cüretinin altında 12 Eylül’de işbirliği yaptığı emek yapılarından aldığı cesaret yatmaktadır. Dün meydanlardan hükümete seslenmeye çalışan bazı yapılar, 12 Eylül referandumu öncesinde sorumluluklarının gereğini yerine getirselerdi eğer, mensuplarının gaz bombaları eşliğinde onurlarıyla oynanması sonrasında arkalarında çok daha büyük bir toplumsal destek bulabilirlerdi. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin tamamını kendisine bağlayarak diktatörlüğe yürüyen AKP politikalarına, referandum sürecinde kabuklarına çekilerek üstü kapalı destek sağlayan bu yapılar, bugünleri mumla arayacakları dönemleri de görecekler. Ve elbette bu yapılar, halihazırda devam eden sorumsuzlukları ile tarih önünde yargılanacaklar.  

Şimdilerde dünya gündeminin en üst sıralarında, diktatör gazabına dalga dalga yayılan üçüncü dünya ülkeleri halk hareketleri var. Dünyanın gözü Arap dünyasındayken, tam bir “gösteri” ve “boş laf” üstadı olan Başbakan fırsatı kaçırmıyor ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e meydanların sesini dinleme nasihatinde bulunuyor: Ey Başbakan; diktatörlerin meydanlardan ders çıkarma konusunda yetenekleri olsaydı, sen şimdiye kadar tarihin gördüğü en büyük filozoflardan olurdun! Yarın Hüsnü Mübarek çıkıp, AKP politikalarına karşı duydukları büyük öfkeyi haykırmak için meydanları dolduran ve nitelik olarak Mısır’da sokaklara dökülen insanlarla kıyaslanmayacak ölçüde kalabalık olan milyonlarca yurttaşı aşağılayıp, onlara hakaret ettiğin gerçeğini suratına tokat gibi vurursa sesini soluğunu yitirirsin.  

2006 yılında Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na söz geçiremediği için Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayılarının azaltılması için uğraş veren AKP, “12 Eylül 2010” referandumu sonrasında kurul egemenliğine geçince siyasi ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koydu. Defalarca altını çizdik: Özgürlükçü demokrasileri, sisteme özgü hukuki ve idari fren mekanizmaları ayakta tutar. İktidar gücünün olumsuz dışavurumlarını törpüleyecek yargısal ve idari mekanizmalar sağlıklı biçimde işleyemezse sistem yok olur ve ülke büyük bir felakete sürüklenir. Bugün yaşadığımız işte budur. 

AKP, çoğunluğun zorbalığı anlayışını “ileri demokrasi” diye yutturmak suretiyle açık açık sivil bir diktatörlük kuruyor. Demokrasi tarihi “sandık sarhoşluğunun” yarattığı görme ve işitme bozukluğunun neden olduğu sayısız yıkım ve acıya defalarca tanıklık etmiştir. Yüksek yargıya ve dolayısıyla hukuk devletine yönelik öldürücü darbe engellenemez ise bir kez daha tanıklık edecek. Çok daha büyük sıkıntılar çekeceğimiz kesin, ancak şundan da hiçbir kuşku duymuyoruz; gün gelecek, ülkemizin gördüğü en karanlık siyasi iktidarın maskesi elbet toplumun diğer tüm kesimleri nezdinde de düşecek ve emekçiler eninde sonunda AKP’yi sandığa gömecektir. Saygılarımla.

 Merkez Yönetim Kurulu