Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kapsamında, kamu çalışanlarının taleplerini duyurmak için gerçekleştireceği kitlesel basın açıklamalarının ilki Diyarbakır Dağkapı Meydanı'nda yapıldı.
Genel Sekreterimiz Seher Ergin, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Bülent Metin ve bağlı sendikaların yönetici ve üyelerinin katımıyla yapılan basın açıklaması Konfederasyonumuz Genel Başkanı Orhan Yıldırım tarafından yapıldı.
23 yıldır tek başına ülkeyi yöneten bir iktidarın ülkeyi getirdiği nokta açlık, sefalet ve yoksulluk olduğunu söyleyen Yıldırım, “İşçisi, köylüsü, emeklisi, asgari ücretlisi ve memurları hep bir ağızdan "Açız! Hakkımızı verin" diyorsa ülkede büyük bir sorun vardır. Uzun yıllardır sermayeyi koruyan ve önceleyen emekçiyi dışlayan ve ezen siyasi politikaları uygulamaktan vazgeçmeyen iktidara dur deme zamanı gelmiştir. Biz Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emek ve sınıf mücadelesi öncülüğünde yürüttüğümüz sendikal kavga ile Türkiye'nin üçüncü büyük memur konfederasyonu olduk. Doğru zeminde yürüttüğümüz emek ve sınıf mücadelesinden aldığımız güçle, uzun yıllardır toplu sözleşme masasında emekçilerin ezilmesine ses çıkaramayan sözde yetkili konfederasyonların aynı oyunu bir kez daha oynamasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
‘Ekonomideki bu karanlık iklim günden güne ağırlaşıyor’
“Emeğin yok sayıldığı, sermayenin öne çıkarıldığı bir dönemde yeni bir toplu sözleşmenin hazırlanacağı sürece giriyoruz” diyen Yıldırım, “Kamuda çalışan 4 milyona yaklaşan memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2026-2027 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve özlük haklarının belirleneceği 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri ağustos ayında başlayacaktır. Uzun zamandır yanlış ekonomi politikalarında sürdürülen ısrar çalışanın geçinemediği, çalışmak isteyenin iş bulamadığı, gelecek umudu kalmayan gençlerimizin yurt dışına gittiği, en temel mal ve hizmetlerin fiyatlarının neredeyse günlük olarak arttığı, toplumun sadece bir avuç ayrıcalıklı zümrenin zenginleştiği iktisadi bir iklim yaratmıştır. Ekonomideki bu karanlık iklim günden güne ağırlaşırken, daha ayın başında kara kara ay sonunu düşünür hale gelen biz kamu emekçileri için ise kritik bir sürecin eşiğine gelinmiştir.” ifadelerini kullandı.
‘Ülkemizde son dönemde art arda yaşanan hukuk dışı ve antidemokratik uygulamalar, ekonomik dengeleri de altüst etmiştir’
Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde çalışanların haklarını savunacaklarını aktaran Yıldırım, şunları söyledi:
“17 yıldır kamu emekçisinin haklı taleplerini yılmadan savunan Konfederasyonumuz, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine bu yıl Türkiye’nin üçüncü büyük memur konfederasyonu olarak katılacak. Alın terini, emeğini ve haklarını savunmayı ilke edinen, mücadeleden asla vazgeçmeyen Konfederasyonumuz, emeğin gerçek sesi olarak masada ve alanda sözünü söyleyen bir irade olmuştur. Olmaya da devam edecektir. Ülkemizde son dönemde art arda yaşanan hukuk dışı ve antidemokratik uygulamalar, yalnızca bireysel hak ve özgürlükleri değil, ekonomik dengeleri de altüst etmiştir. Seçilmiş siyasetçiler, belediye başkanları ve gazetecilerin hukuk normlarına aykırı tutuklanması; yabancı ve yerli yatırımcının güvenini sarsmış, döviz kuru ve borsa üzerinde büyük baskı yaratmıştır. Ekonomik çöküşün ve zam sağanağının temelinde, demokratik değerlerin ayaklar altına alınması ve hukuk sistemine güvensizlik yatmaktadır.”
‘TÜİK'in rakamları değil, halkın sofrası konuşulacak’
Ağustos ayında başlayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde yer alacaklarını dile getiren Yıldırım, “7 dönemdir sürdürülen Toplu Sözleşme Masası gerçek bir müzakere alanı olmamış, yıllarca çalışma bakanlığı ile yetkili konfederasyonlarının tiyatro sahnesine dönüştürülmüştür. Masada Hükümetin belirlediği çerçevenin dışına çıkamayan sözde yetkili konfederasyonlar, emekçinin haklı taleplerini değil iktidarın taleplerini dillendirmektedir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emekçilerin yok sayıldığı masada oynanan bu oyunu bozmakta kararlıyız. Ağustos ayında başlayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde biz varız. Artık TÜİK'in rakamları değil, halkın sofrası konuşulacak. Sadaka gibi verilen zamlar değil, insanca yaşam talepleri duyulacak. Sessiz kalan sendikal anlayışa karşı, kararlı bir mücadele yükselecek. Yalnız bırakılan tüm kamu emekçilerinin masada sesi olacağız. Bu ülkenin öğretmeni, sağlıkçısı, teknisyeni, memuru daha fazla yoksulluğa mahkum edilemez. Grev hakkının tanınmadığı, milyonlarca kamu emekçisinin temsil edilmediği bu yapay sözleşme düzeninin bu haliyle işletilmesine razı olmayacağız” şeklinde konuştu.