Güncel Sendika Haberleri

14 Aralık, 2017

HAKLI DAVAMIZDA BERAAT ETTİK

Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü adı altında gerçekleştirdiğimiz ve Ankara Tandoğan'da faşizan müdahaleye maruz kalan biz olmamıza karşın çok sayıda üye ve yöneticimize karşı açılan davanın karar duruşması bugün yapıldı.

Mahkeme, iddianamede yer alan suç iddiasının; uluslararası hukuk, anayasal ve yasal haklar birlikte değerlendirildiğinde suç unsuru oluşmadığından yargılanan arkadaşlarımızın beraatlerine karar verdi.

Ankara Adliyesi’ndeki duruşmaya, Genel Başkanımız Orhan Yıldırım, Genel Sekreterimiz Ebru Sungar, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Kara, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Bilal Şener, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Maksut Balmuk, Genel Eğitim Sekreterimiz Suat Özkolay, Genel Merkez Hukuk Bürosu avukatımız Burak Sabuncu, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu İş Genel Başkanı Hasan Kütük, CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ve CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, Ankara 2 No'lu Şube Başkanımız Banu Günüç, Çorum Şube Başkanımız İlhan Yaşar, Denizli Şube Başkanımız Namık Kemal Aydoğan, Genel Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Büro-İş Genel Başkanı Haydar Şahindokuyucu, Tüm Yerel Sen Genel Sekreteri Arap Mucur katıldı.

Genel Başkanımız Orhan Yıldırım Adliye önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması metni şöyle:

Peşkeş ve yağma düzeninde gerçekleşen “özelleştirmelere”, “iş cinayetlerine”, “taşeronlaştırmaya” Hayır! dediğimiz için; emek mücadelemiz için, çağdaş, bilimsel ve laik eğitimi son nefesimize kadar haykırdığımız için; yargılanıyoruz…

17 Aralık 2014 tarihinde Yatağan’dan başlayarak üç gün süren ve Ankara Kızılay’da kitlesel basın açıklamasıyla sonlandırmayı planladığımız, özelleştirmelere, yağma ve talan düzenine, iş cinayetlerine, taşeronlaştırma ve esnek çalışmaya, gerici eğitim sistemine karşı “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı” yürüyüşümüz, 14 il ve ilçe merkezinde bayram havasında gerçekleşmiştir. Ancak etkinliklerin son aşaması olan Ankara’ya Tandoğan Meydanı’na gelindiğinde sendikamız üyesi yüzlerce öğretmen, eşine az rastlanır polis müdahalesine maruz kalmış ve darp edilmiştir. Sendika genel başkanı ve yönetim kurulu üyeleri dahil 100’e yakın kamu emekçisi zor kullanılarak gözaltına alınmıştır. Meşru taleplerle gerçekleşen barışçıl gösterimizde kamu emekçilerine uygulanan bu orantısız şiddet, o tarihte kamuoyunda da büyük infiale neden olmuştur.

Bugün ise; plastik mermilere, biber gazına, Tomalara maruz kalıp şiddet gören bizler değilmişiz gibi “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet Etmek” suçlaması ile 100’e yakın üyemizle birlikte yargılanıyoruz. 

Anayasa hükümleri ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınan barışçıl ve demokratik bir eylem olan kitlesel basın açıklaması eylememizin suç olmadığı; aksine anayasal bir hak olduğu, asıl suçun şiddet uygulayan ve uygulatan kamu görevlilerince işlendiği açıktır.

Yaşananlar bu ülkede hırsızların, zalimlerin değil; zulme ortak olmayanların, demokrasi talep edenlerin ve ifade özgürlüğü gibi en temel hakkını kullananların cezalandırılmak istendiğini göstermektedir. Sendikalar, demokratik kitle örgütleri, ulusal ve uluslararası yasaların kendilerine tanıdığı temel haklar gereği ülkemizi, mesleğimizi ve halkımızı ilgilendiren konularda düşüncelerini açıklar, karşı olduğu konularda da demokratik tepkilerini gösterirler. Sendikal eylemlere katılmaları gerekçe gösterilerek, haklarında dava açılan arkadaşlarımızın aslında ne amaçla cezalandırılmak istendikleri herkes tarafından bilinmektedir.

İş cinayetlerine, özelleştirmelere, yağma düzenine karşı sınıf bilincini yükseltmeden, bir araya gelmeden, emeği yüceltmeden, emperyal düzene ve faşizme karşı durulamayacağını biliyoruz.

Ülkemiz için, geleceğimiz için, tam bağımsız demokratik bir Türkiye için, emek için, çocuklarımız için, bilimsel, laik,  demokratik, parasız eğitim için, Atatürk ve Cumhuriyet için demokratik ve meşru zeminlerde verdiğimiz mücadelemiz artarak devam edecektir.

Ulusal ve uluslararası taraf olduğumuz yasalarda barışçıl, demokratik eylemlere ceza verilemeyeceği açıkça belirtilmektedir. Bu nedenle bugün mahkeme heyetinden haksız ve hukuksuz yere haklarında dava açılan tüm kamu emekçileri için beraat kararının verileceğinden eminiz.

Her şeye rağmen, bizler, “örgütlü emek mücadelesi”, “laik çağdaş eğitim” demekten, “Cumhuriyet” ve “Atatürk’ten” vazgeçmeyeceğiz!

Meşru ve haklı taleplerimizle de Eğitim-İş olarak “Biz” güçlüyüz! Korkmadık! Korkmayacağız!