İş cinayetlerine, 19. Yüzyıl için bile utanç olacak çalışma koşullarına, güvensiz çalıştırılmaya, tahtakurularının her sabah vücutlarını parçaladığı yerlerde uyutulmaya karşı “Köle değiliz” diyerek isyan eden 3. Havalimanı inşaatında çalışan işçiler, iktidarın ve onun emrindeki kolluk kuvvetlerinin şiddetine, vahşetine maruz kalmıştır.
Haklarını arayan bu işçilere illegal bir örgütmüşçesine baskınlar yapılmış, darp edilerek gözaltı işlemleri uygulanmıştır. İktidarın kendini savunamayacağı alanlarda bile iktidarı savunan birçok sivri zekalı yandaş, işçilerin “adalet” çığlıklarını, “Havalimanı açılmasına bu kadar az kalmışken bu isyanı hangi karanlık güçler planladı?” gibi komplo teorileriyle bastırmaya çalışmıştır.
İşçilerin hak aramalarına destek olmak ve maruz kaldıkları şiddeti protesto etmek isteyenler de işçilerle aynı yaftayı yemiş, polis şiddetiyle karşılaşmıştır.
İktidara yakın iş insanları, yaşadığımız krizi bile fırsata çevirip döviz zengini olurken, baktığımız her yapıda emeği olan işçilere reva görülen bu insanlık dışı koşullar, utanç vericidir. Bu utancı haykırmak ise devlet tarafından suçlanmaya maruz kalmayı beraberinde getirmektedir.
Ülkede durum şudur:
Ekmek isteyen yoksullar,
Baret isteyen işçiler,
Oğlunun kemiğini isteyen anneler,
Haklarını arayan avukatlar,
Devletin kasası boşaltılmasın diyen aydınlar,
Ülkesine ‘polis devleti’ sıfatını yakıştırmayan yurttaşlar,
Yani iktidar ile aynı düşünmediğini belirten herkes, “vatan haini” yaftası yemektedir.
VATANINI SEVEN NE YAPAR?
Bu acı tablo, aşkın ve kavganın en iyi anlatıcısı olan Nazım’ın dizelerinin bugün bile ne kadar canlı olduğunu ortaya koymaktadır:
“Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.”
O ÇIĞLIĞIN HAKLILIĞINI PAYLAŞIYORUZ
Vatanı sevmek, vatana verilen her emeğin kıymetini bilmek de demektir. Gözümüzün gördüğü her yapıda emeği olan işçilerin, emeklerin bu vatana yakışır koşullarda çalışmasını istemek demektir. Vatanı sevmek, o vatanın çağdışı olaylarla dünyada tanınmasına karşı gelmek demektir.
İktidara çağrımızdır:
Vatanı çok seviyorsanız, bu vatanın yoksullarını da düşünecek, haklarını teslim etmelisiniz. O işçileri serbest bırakmalı, alamadıkları ücretlerini vermeli, iş güvenliği içinde çalışmalarını sağlamalı, doktor-revir ve servis gibi hayati ihtiyaçlarını gözetmelisiniz. Vatanı çok seviyorsanız ağzınızdan düşürmediğiniz o havalimanından gizlice cenaze arabaları kaldırmamalısınız. Bu ülkenin emekçilerinin kanıyla bir havalimanı oluşturup, üstünden lüks uçaklarınızı havalandırmamalısınız!
Başöğretmen Mustafa Kemal’in yolundaki eğitim emekçileri olarak her zaman emekçinin, işçinin yanında olduğumuzun altını çiziyoruz. Haklarını talep eden 3. Havalimanı işçilerini destekliyor, seslerine ses katmak için biz de “Köle değiliz!” diye haykırıyoruz.
Çünkü bu vatanı, 4 yüzyıl önce dünya düzeninden silinmiş olan köle tüccarlığıyla anılmasına tahammül etmeyecek kadar çok seviyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU