Yaklaşık 1 milyon öğrenci ve velilerini yakından ilgilendiren düzenleme, öğretim yılı başladıktan sonra Cumhurbaşkanının bir talimatıyla değiştirilmeye çalışılmış ve bir yıl boyunca hiç gündemden düşmemiştir.
Öncelikle sistemin kurgulanması, ardından okulların “nitelikli ve niteliksiz” diye anlamsız bir şekilde tanımlanması, sınavın yapılma süreci, sınav sorularının niteliği, seçiciliği, sayısı ve sınav süresi bu süreçte tartışılan genel konular olmuştur. Bu süreçle ilgili yapılan düzenlemelerin akıldan, bilimden uzak ve hukuka aykırılığı nedeniyle sendikamızca yargıya taşınmıştı.
Son olarak Ortaöğretime Geçiş Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu yayınlanmış ve işin en önemli aşamalarından birini oluşturan öğrencilerin yerleştirilme süreci bu kılavuzla başlatılmıştır.
Kılavuz içeriği incelendiğinde, başlangıçtan beri var olan anlayışın devam ettiği bizzat Bakan tarafından “öğrenciler istemedikleri türden okullara yerleştirilmeyecektir” sözlerine rağmen kurgulanan sistemin ya imam hatip ya da özel okula işaret ettiği açıkça görülmektedir.
İlk bakışta öğrencilere 15 tercih hakkı verildiği görülüyorsa ya da söyleniyorsa da bu 15 tercihin sınavla öğrenci alan okullar 5, yerel yerleştirme 5, pansiyonlu okullar 5 şeklinde üçe bölündüğü yani 15 tercihin söz konusu olmadığı görülmektedir. Kaldı ki, bu üç aşamalı tercihlerin birbirine bağlı kılındığı; örneğin, yerel yerleştirme tercihi yapmaksızın sınavlı okul tercihi ve bunu da yapmaksızın pansiyonlu okul tercihi yapılamadığı, yerel yerleştirmede ilk üç tercihin kendi kayıt alanı içinde sınırlandırıldığı, bu sınırlamaya rağmen yapılacak 5 yerel tercihin en fazla üç aynı türü koşul kıldığı yani tamamen kısıtlayıcı ve öğrencileri istemedikleri kurumlara yönlendirici bir sistemin kurgulandığı anlaşılmaktadır.
Öğrenciler kendi kayıt alanlarında meslek lisesi tercih etmek isteseler dahi okumak istedikleri alanları bulmalarına imkan olmadığı gibi gelecek yıllarda da okumak istedikleri alanlarda eğitim görmeleri kısıtlanmıştır. İşte bu nedenlerle meslek lisesi tercihleri tamamen havada bırakılmış, Anadolu liselerinin kontenjanları düşürülerek kayıt alanlarındaki sayıları da azaltılmış ve böylece öğrenciler sistem içerisinde kalmak istiyorlarsa imam hatip ya da özel okulu tercih etmek aksi halde sistem dışında kalıp açık öğretim lisesine mahkum olmakla karşı karşıya bırakılmaktadır.
MEB, Nisan ayında yaptığı ilk açıklamada 1367 lisenin merkezi sınav puanı ile öğrenci alacağını duyurmuştu. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün duyurduğu listeye göre, liselere geçişte sınavla öğrenci alacak imam hatip lisesi sayısı 297’den 319’a çıkarıldı. Neredeyse tamamı pansiyonlu olan okulların kontenjanı 28 bin 740 oldu. MEB’in kılavuzunda belirtilen 596 pansiyonlu lisenin 258’ini Anadolu imam hatip liseleri oluşturdu ve imam hatip liseleri avantajlı konuma getirildi. Böylece kılavuza göre toplam 5 tercih yapacak öğrenci adresine yakın ilk 3 tercihine yerleşememesi durumunda imam hatip lisesine gitmek zorunda bırakıldı. Bakanlık, başarısızlığı ve tercih edilmezliği tescilli imam hatipleri kalkındırarak, çocuklarımızı zorla bu okullara yönlendirmektedir.
Bazı yerleşim yerlerinin kayıt alanı içerisinde sadece bir ya da iki Anadolu lisesi bulunduğu, öğrencinin diğer tercihlerini doldurabilmesi için kendi kayıt alanındaki imam hatip ya da meslek liselerinden tercih yapmak zorunda bırakıldığı, bu sistemin bilime, fırsat eşitliğine ve hukuka açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından sendikamız tarafından ilgili kılavuz yargıya taşınmış ve özellikle bu kısıtlayıcı hükümler ile zorunlu imam hatip ya da özel okulu tercih noktasındaki hususların öncelikle yürütmesinin durdurulması ardından iptali talep edilmiştir.
Eğitim-İş olarak, haksızlığa uğrayan çocuklarımızın da velilerimizin de her anlamda yanlarında olacağımızı belirtmek isteriz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU