Güncel Sendika Haberleri

14 Aralık, 2018

İKİNCİ 100 GÜNLÜK ALDATMA PLANI DEVREDE

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı  "İkinci 100 Günlük Eylem Planı", her ne kadar “Milli Eğitime ilişkin birçok reform ve yenilik içerdiği” ifade edilse de eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda köklü bir değişikliğe gidilmeyeceğini ortaya koymaktadır.

“İkinci 100 Günlük Eylem Planı”nın da tıpkı “2023 Eğitim Vizyon Belgesi” gibi eğitimin ve eğitim emekçilerinin temel sorunlarını kalıcı olarak çözmeyi hedefleyen bir yaklaşımla hazırlanmadığı görülmektedir.

Eğitim çalışanları olarak beklentimiz, 3600 ek göstergenin getirilmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin kaldırılmasıydı. Planda, 3600 ek göstergenin, daha önce de defalarca olduğu gibi yine müjdesi verilirken, ek ders ücreti karşılığında görevlendirilenlerin ek ders ücretlerinin yüzde 100 arttırılacağı belirtilmiştir. Yani ücretli öğretmenliğin kaldırılması, öğretmen açığının kapatılması için yeterli atamanın yapılması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusunda hiçbir adım atılmayacağı ortadadır.

Ücretli öğretmen görevlendirmelerinde bile torpilin ön planda olduğu, alandan ve başarılı öğretmenler yerine torpilli ve alandışı görevlendirmeler yapıldığı da unutulmamalıdır. Asıl çözüm, ücretli öğretmenlik sistemini özellikle öğretmen olamayacak yandaşlara cazip hale getirmek değil, sonlandırmaktır.

Öte yandan planda, "tekli eğitime geçilmesinin arttırılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte 6000 derslik yapılması” öngörülmüştür. Ancak 6000 derslik ikili eğitime son verilmesi için yeterli olmayacağı gibi AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları içeriden tuğlalarla bölünmüş okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.

Birinci 100 Günlük Eylem Planının ilk maddesi “Okullarımızda tam gün eğitim gören öğrenci oranının artırılması” olduğu halde o günden bugüne bırakın tam gün oranının artması aksine ikili eğitim artmıştır. Hatta eğitim tarihinde bir ilk yaşanmış ve birçok Anadolu Lisesi ikili eğitime geçirilmiştir.

Mesleki eğitimde Endüstri 4.0 anlayışı, Birinci 100 Günlük Eylem Planı’nda yer aldığı halde o günden bugüne meslek liselerimiz adeta can çekişir hale getirilmiştir. Okullar kapatılmış, dönüştürülmüş ya da sanayicilere peşkeş çekilerek özelleştirilmiştir. Kayıtlarının azalmasına yönelik politikalar gereği okul binaları ve donanımlar (atölye, laboratuvarlar vs.) atıl duruma düşürülmüştür.

Birinci 100 Günlük Eylem Planı’nın aksi uygulamaları ile karşı karşıya olduğumuz bir süreçte artık laf değil icraat beklenmektedir. Kaldı ki programlar eğitimin ve ülkenin asıl beklenti ve gündeminden uzaktır.

“İkinci 100 Günlük Eylem Planı”nın yerel seçimlere yönelik vaatler üzerine kurulmuş zaman kazanmak amacıyla yapılan oyalama planı olduğunu düşünüyor, saraya ve AKP hükümetine seçim öncesinde gerçekleştirilmesi kaydıyla, önerilerimizi tekrar iletiyoruz:

- Öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırı altında ücret almalarına son verilmelidir.

- Eşit işe eşit ücret kapsamında ek ders adaletsizlikleri giderilmeli, diğer çalışanlara verilen ek ödeme öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına da verilmelidir.

-Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli, kadrolu güvenceli atama yapılmalıdır.

-3600 Ek gösterge vaat olmaktan çıkarılmalı hemen verilmelidir.

-Çalışanlar üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, vergi dilimi en düşük düzeyde kalacak şekilde yasal düzenleme yapılmalıdır.

- Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakat kaldırılmalı, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakat esas alınmalıdır

- Öğretmenlerin aile bütünlüğü, yer değiştirme adaletsizliği sorunları çözülmelidir.

- Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenlerin iş güvencesini sağlayacak, kazanımları koruyacak, mesleki saygınlığı güçlendirecek şekilde düzenlenmelidir.

-Öğretmenlik mesleği, kanunda da belirtildiği üzere uzmanlık mesleğidir ve her öğretmen uzmandır. Öğretmenler arasındaki uzman öğretmen, başöğretmen ayrımını kabul etmiyoruz. Tüm öğretmenlere kıdemlerine bağlı olarak uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik tazminatının ödenmesini, bu şekildeki ayrımın kaldırılmasını istiyoruz.

Eğitim sisteminin ve eğitim emekçilerinin yaşadıkları sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi, nitelikli bir eğitimin sağlanması ancak köklü değişikliklerle ve bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirilmesiyle mümkündür. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır.

Eğitim-İş olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bilimsel, laik ve demokratik eğitim mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

 

                                                                                   MERKEZ YÖNETİM KURULU