Güncel Sendika Haberleri

09 Kasım, 2023

KARAMAN’DAKİ SKANDAL, ÇORAP SÖKÜĞÜNÜ BAŞLATACAK OLAN İPLİKTİR

Genel Başkanımız Kadem Özbay, MEB tarafından derse girmeyeceklerinin ifade edilmesine rağmen, ÇEDES projesi kapsamında okullarda görevlendirilen bazı din görevlilerinin derslere girdikleri ve derslerde Cumhuriyete ve Atatürk’e hakaret ettikleri, pedagojiye aykırı uygulamalarda bulundukları gerekçesiyle Karaman’da basın açıklaması yaptı, Eğitim-İş olarak suç duyurusunda bulunacağımızı açıkladı.
Karaman Atatürk Parkı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasına, Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, Genel Örgütlenme Sekreteri İlhan Yaşar, Genel Eğitim Sekreterimiz Suat Özkolay, önceki dönem Genel Başkanlarımızdan Veli Demir, Karaman Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve çevre illerden şube ve temsilcilik başkanlarımız katıldı. 

Karaman Şube Başkanımız Hamza Şanlıtürk'ün konuşması:


Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın yaptığı açıklama şöyle:


Gündeme getirildiğinden bu yana Eğitim-İş olarak tepki gösterdiğimiz, yargıya taşıdığımız “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”(ÇEDES), gerçek yüzünü Karaman’da göstermiştir.
Eğitim-İş daha birkaç gün önce Karaman’da din görevlilerin, vaizlerin devlet okullarında derslere girmeye başladığını ve Karaman Lisesi’nde derse giren bir vaizin de Atatürk ile Cumhuriyet’e dil uzattığını ortaya koymuş, kamuoyu tepkisini örgütlemişti.
Hatırlanacağı üzere; Türk Dili ve Edebiyat derslerine dahi giren bu vaizin, “Atatürk’ün bir put olduğunu”, “Çanakkale Zaferi’nde hiçbir katkısı bulunmadığını”, “bilim diye bir şeyin olmadığını”, “Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun gereksiz olduğunu” söylediği, sendikamız tarafından deşifre edilmiş; sendikamız Karaman’da düzenlediği eylem ve basın açıklamalarıyla konunun peşini bırakmayacağını ilan etmişti.
Bu skandalların patlak verdiği yerde, olması gereken ilgili tüm yöneticiler ve bu hadsiz vaiz hakkında soruşturma başlatılmasıyken üst üste yaşanan gelişmeler göstermiştir ki sorumlularda pişmanlık değil pişkinlik hakimdir. Çünkü laiklik karşıtı bu uygulamalar, Karaman’da büyük bir pişkinlikle sürdürülmektedir:
Başka bir vaiz, TOBB Fen Lisesi’nde, öğrencilerin etüt saatlerinde, ‘sohbet’ programları düzenlemeye devam etmekte, duruma itiraz eden veliler baskıya maruz kalmaktadır. Fatih Lisesi’nde, ders saatinde, Değerler Kulübü öğrencileri konferans salonunda toplanmış, öğretmenlerin bile tanımadığı bir din görevlisi tarafından yapılan konuşmayı dinlemek zorunda bırakılmıştır.
Eğitim-İş Karaman Şubemizin skandalları duyurduğu basın açıklamasının ardından Karaman Lisesi müdürü, öğretmenler odasında tüm öğretmenlere bağırmış ve skandalın ilk ortaya çıkmasını sağlayan sınıfa girerek öğrencilere baskı uygulamıştır. Müdürün öğretmenlere uyguladığı bu baskı ve mobbing sırasında yanında Eğitim Bir Sen adında sözde bir sendikanın yöneticilerinin de olması, gerici faaliyetler konusunda olduğu gibi örtbas hamlelerinde de nasıl örgütlü bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir.
Bazı okul yöneticilerinin öğrencileri sınıfta bırakmakla tehdit ettiği, “hayatınız kararır” dediği, bir yöneticinin de velilere, “etkinlikle sohbetlere katılmak istemiyorsanız dilekçe verin, yazın putperest misiniz, Yahudi misiniz?” dediği iddiaları da bulunmaktadır.
Bu gelişmelerin yanı sıra bir sendikadan çok AKP’nin eğitim alanındaki örgütlenmesi gibi faaliyet gösteren Eğitim Bir Sen’in Karaman Şube Başkanı yerel medya üzerinden sendikamızı iftiralarla hedef almış, eğitim alanında hiçbir söz söylemeye hakkı olmayan Diyanet Sen’in Karaman Şube Başkanı, (MEB’in ÇEDES’e ilişkin bilgilendirmelerinin aksine) imam ve vaizlerin derslere girebileceğini savunmuştur.
Eğitim Bir Sen Karaman Şube Başkanı, kendi durduğu yeri unutarak ve kavram kargaşası yaşayarak sendikamızı “yobazlıkla” ve “milli, manevi, dini değerlerle çatışmakla” itham etmiştir.
Yobaz’ın kelime anlamını bilmiyorsa dahi aynaya bakmayı akıl edebilmesi gereken bu şahsın, bile isteye görmediği gerçekler şunlardır:
-    Başöğretmen’in eğitim neferlerinin ortak çatısı olan Eğitim-İş, kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’in koruma altına aldığı tüm haklara, düşünce ve inanç özgürlüğüne tüm örgütlü ‘yobaz’lara rağmen sahip çıkmaktadır.
-    “Manevi ve dini değerlerle çatışıyor olduğumuz” iddiası da cevabı bile hak etmeyen bir zırvalıktır. Değerler Eğitimi, zaten bu konuda uzman öğretmenlerimiz eliyle verilmektedir. Dini eğitim için zaten okullarımızda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında uzman öğretmenlerimiz vardır. Eğitim biliminden, pedagojiden uzak, çocuklarımızı savunmasız şekilde teslim edeceğimiz din görevlilerini kendi alanları olmayan okullara sokmaya çalışmak “milli” değil laiklik karşıtı, karanlık bir faaliyettir.
Ev sahibini bastırmaya çalışan yavuz hırsızlar bilmelidir ki evini yani Atamızdan, başöğretmenimizden emanet Türkiye Cumhuriyeti’ni bizim kadar seven ev sahipleri olduğu müddetçe, bu gayretleri her zaman hüsranla sonuçlanacaktır.
Karaman’daki ÇEDES uygulaması, tüm ülkede yapılmak istenenin fragmanıdır. Karaman’daki uygulama, daha önce bizzat sendikamıza yazı yollayarak “Derslere din görevlileri girmeyecek” diyen MEB’in ya yalan söylediğinin ya da il ve ilçe müdürlüklerine sözünü geçiremediğinin kanıtıdır. Karaman’daki uygulama, Anayasa’nın ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nun nasıl göz göre göre çiğnendiğinin göstergesidir. Karaman bu anlamda çorap söküğünün başlayacağı yerdir, o yüzden ant olsun ki Eğitim-İş bu ipin, bu işin peşini bırakmayacaktır!
Her zaman laik eğitimin savunucusu olan Eğitim-İş olarak din görevlilerinin, eğitimci olmayan yetişkinlerin derslere girmesine izin veren, göz yuman tüm yetkililer hakkında bugün suç duyurusunda bulunduğumuz ilan ediyoruz. Meslek alanımızı din görevlilerine ya da eğitimci olmayan yetişkinlere terk etmeyeceğimizin, Başöğretmenimiz tarafından bize emanet edilen öğrencilerimizin eğitim hakkını gasp ettirmeyeceğimizin altını çiziyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU