Güncel Sendika Haberleri

12 Ocak, 2015

“LAİK EĞİTİM VE EMEĞE SAYGI YÜRÜYÜŞÜMÜZDEN İZLER” SERGİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK

17-20 Aralık 2014 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü”nde yaşananlara ilişkin sunum ve fotoğraf sergisinin yer aldığı etkinlik 11 Ocak Pazar günü gerçekleştirildi.  

Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki etkinliğe, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hasan Kütük ve Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Doğan Koç ve Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sefa Koçoğlu, Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Birleşik Haziran Hareketi Türkiye Meclisi Temsilcisi Tuncay Çelen, Tüketici Hakları Derneği Genel Sekreteri Şirzat Mugan, Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkan Yardımcısı Aydın Karataş, Yönetim Kurulu Üyesi Birsen Sürmeli, Ankara Barosu avukatları adına Av. Doğan Erkan, Fikir Kulüpleri Federasyonu temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış konuşmasını Genel Sekreterimiz Mehmet Altıntop’un yaptığı etkinlikte, sinevizyon gösterisinin ardından Genel Başkanımız Veli Demir bir konuşma yaptı. Demir şöyle konuştu:

“Baskılar kişilere değil geride kalanlaradır. Yani 20 Aralık’ta bize uygulanan baskı, şiddet sadece Eğitim-İş’e değil arkada kalanlara halka, emekçileredir. Siyasi iktidar, faşizme, emek sömürüsüne, laik eğitime saldırılara kim karşı koyarsa Eğitim-İş’e yapılandan daha beteri yapılacaktır demek istemiştir. Ancak şunu unutmuşlardır ki Türk ulusu, emekçiler her dönem emperyalizme de faşizme de karşı direnmiş ve kazanmışlardır. İşbirlikçiler ve faşizmin uygulayıcıları her zaman kaybetmiştir, önümüzdeki dönemde de kaybedeceklerdir.  Bizim Türk ulusu ve emekçiler olarak yapmamız gereken farklılıkları bir kenara bırakarak ortaklıkları kurumsallaştırarak emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı direnmek olmalıdır.”  

Demir’in ardından, Birleşik Haziran Hareketi Türkiye Meclisi Temsilcisi Tuncay Çelen konuşmasında “Padişah bozuntusunun, polisinin TOMA’larla saldırısına boyun eğmeyenler, direnenler, laik eğitim için mücadele edenler hepinizi devrimci yüreğimin olanca sıcaklığıyla kucaklıyorum, hepinize geçmiş olsun diyorum. Ülkemiz en karanlık sürecini geçiriyor, bir zifiri karanlığın içindeyiz. Faşist, gerici diktatörlük ülkenin her yanında terör estiriyor. Ama unutmayın ki her gecenin bir sabahı vardır ve sabahın da sahipleri vardır. Türkiye’de mücadele sürecektir. Bu memleketi hiçbir zaman gericiliğe, yobazlığa teslim etmedik ve etmeyeceğiz. Direne, direne değil, birleşe birleşe bu ülkeye sahip çıkmak zorundayız” ifadelerini kullandı.  

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hasan Kütük ise, 20 Aralık tarihinin Türkiye emek mücadelesi adına unutulmaz bir tarih olarak hatırlanacağını belirtti ve “İşte o gün orada tarih yazan kahramanları burada sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Ben bugüne kadar katıldığım eylemler arasında insanlara bu kadar düşmanca saldırıldığı, adeta o insanların yok edilmeye çalışıldığı bir eylem daha görmedim. Özellikle de o örgütün en üst düzeyde temsilcisi olan Genel Başkanı direkt hedef haline geldiyse o bir müdahale değil örgütlü imha eylemidir. Bundan sonraki süreçte de anlaşılıyor ki üzerimizdeki baskılar daha da artacaktır. Ancak bu daha başlangıç mücadeleye devam” diye konuştu.

Ankara Barosu avukatları adına konuşan Av. Doğan Erkan ise şunları söyledi:

“Eğitimcilerle hukukçuların artık ortak bir noktası var. Eğitim yalnızca kapalı binalarda, sınıflarda olmuyor. Bizzat tarihi öğreten ve bunu sokakta yapan siz değerli eğitim emekçilerine yürekten sevgilerimizi sunuyoruz ve öğretmenin tüm yaşam alanına yaygınlaşmasını ve bunun dirençli mücadele ile birleşmesini sağlayarak hem eğitim emekçilerine hem de tüm yurttaşlara örnek olduğunuz için sizleri kutluyoruz. Biz de artık hukuk mücadelesinin önemli bir ayağının sokaklarda olduğunu biliyoruz. Mevcut iktidara da buradan teşekkürlerimizi sunalım, sizleri ve bizleri sokak mücadelesinde buluşturduğu için.

O gün orada Eğitim-İş’e bir yasa, bir önleyici kolluk kuvveti hukuku uygulanmadı. O gün orada Eğitim-İş’e açıkça bir düşman ceza hukuku uygulandı. O gün orada toplananların dağılması da engellendi, dağılma yolları kapatıldı, dağılmakta olanların üzerine gaz bombaları atıldı. Dolayısıyla hukuk dışı bir uygulamayla karşı karşıya kaldık. Buradan şunu anlıyoruz Eğitim-İş artık mevcut siyasi iktidarın cezalandırıcı hukuk uygulayacağı bir örgütlülük olmuş durumda. O nedenle ne mutlu Eğitim-İş’e…”

Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da şöyle konuştu:

“Bugün dünyada rastlanmadık bir tablo ile karşı karşıyayız. Eğitim ve aydınlanma isteklerine saldıran, bu saldırıyla ayakta kalan bir hükümetin varolduğu bir ülkede yaşıyoruz. Manzaraya baktığımızda fazla söze gerek yok çünkü sözün bittiği noktadayız. Sözün bittiği noktadan nasıl çıkacağız, bunu ortaya koymak gerekiyor. Bunu ortaya koymak demokrasinin bize sunduğu hak ve özgürlükleri kullanmakla mümkün, bu hak ve özgürlüklerin başında da örgütlü olmak gerekiyor. İşte Eğitim-İş, işte bütün demokratik kitle örgütlerimiz bunun için var. Mücadele de bunun için yapılıyor. Bu kararlı mücadeleler ortaya konuldukça, o iradeyle dimdik iktidarın karşısında durdukça, iktidar panikliyor, o panikle saldırıyor, saldırdıkça demokrasinin ne kadar uzağında olduğunu bizzat kendisi ortaya koyuyor. O halde demek ki demokrasi mücadelesini sözde değil özde eylemle yapmak gerekiyor.”

Tandoğan meydanında 20 Aralık’ta gözaltına alınan üyelerimizden Yasemin Keleş’in o gün orada yaşananları aktaran konuşmasının ardından, davetliler sergiyi gezdiler.