Güncel Sendika Haberleri

23 Temmuz, 2011

LYS'DE ÖĞRENCİLER DEĞİL, MEB SIFIR ÇEKTİ!

 

YGS sürecinde yaşanan şifre skandalının ardından, üniversiteye girişte ikinci adım olan LYS’nin sonuçları açıklandı. Ortaya çıkan tablo, sınavlarda sıfır çekmenin bir “kader” olduğu anlayışını bu yıl da değiştirmedi. Geçen yıl 82 bin 175 adayın sıfır çektiği sınavda, bu yıl yüzde elli artışla 112 bin 18 öğrenci sıfır çekti. 

Özellikle geometri, fizik ve felsefe sorularında sıfır çekenlerin sayısında, geçmiş yıla göre en az iki kat artış olduğu görüldü. 2010 LYS’de geometri testinde 17 bin 921 aday bir net bile çıkartamazken, 2011’de 20 bin artan bu sayı, 37 bin 867’ye yükseldi. Geometride sıfır çekenlerin sayısı ise geçen yıla oranla 19 bin 946 artarken, fizikte bu sayı 12 bin 143’ü buldu. Diğer testlerde de 2010 yılına göre fark edilir biçimde bir düşüş olduğu dikkatlerden kaçmadı.

Bu yılın başarı oranlarının 2010 yılı istatistiklerinin gerisine düşmesinin ardında YGS’de yaşanan şifre skandalının ve buna bağlı olarak öğrencilerin bozulan psikolojileri olduğunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Güvenilirliği konusunda şüphe ile yaklaşılır hale gelen sınav sistemi bugün bir kez daha göstermiştir ki; eğitsel anlamda öğrencilerimizin kazanımları her geçen gün azalmakta, bu da öğrencilerin üniversiteye girişte başarısızlıklar yaşamalarına yol açmaktadır. Bu anlamda sınavlarda sıfır çeken aslında öğrenciler değil, bizzat Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendisidir. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın geçen yıl verdiği bir demeçte, orta öğretimde dengelerin üniversite sınavları nedeniyle bozulmuş olabileceği yönündeki itirafı, eğitim politikaları konusunda iktidarın ve eğitimden sorumlu kurumların, görevlerini yerine getiremediklerini ortaya koymaktadır. 

Öğrencilerin üniversiteye giriş sınavlarındaki başarı ortalaması, aile ve okul gibi iki temel kurumun etkisinin yanında bölgesel açıdan sosyo-ekonomik, kültürel ve demografik farklılıklar ile de yakından ilişkilidir. Örneğin ülkenin batısından doğusuna gidildikçe ya da toplumun üst gelir düzeyinden aşağılara inildikçe karşılaştığımız başarısızlık tabloları, ülkemizde hala fırsat eşitliğinin sağlanamadığının, üstelik herhangi bir önlem alınması yönünde bir iyi niyetin de ortaya konmadığının göstergesidir. 

Bunun yanında yine öğrencilerin sınavlardaki başarı düzeylerinin mezun oldukları lisenin türüne bağlı olarak farklılık gösterdiği ortadadır. Meslek lisesi mezunlarının başarısızlığı ön plana çıkarken, imam hatip liselerinin başarı oranlarında gözle görülür bir yükseliş fark edilmektedir. Bazı kesimlerin imam hatip liselerini, kendilerine kadro yetiştirdikleri kaleler olarak belirledikleri herkesçe bilinmektedir. Önce katsayı kararıyla ilgiyi imam hatip liselerine kaydırmak isteyen anlayışı, YGS’de dalga dalga yayılan şifre skandalı ile birlikte değerlendirdiğimizde, imam hatip liselilerin başarı oranlarındaki artışın, rastlantısal olmadığını anlamak hiç de zor değildir. Bu durum, yüksek öğretim kurumları arasında öğrenci arz-talep dengesizliğine de yol açmaktadır. 

Bugün sınava dayalı değil, bilimsel düşünmeye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin gerekliliği kaçınılmaz hale gelmiş, sınav skandallarıyla oluşan güvensizlik ortamı öğrenciler, veliler ve kamuoyunda şüphe yaratmıştır. Eğitim-İş olarak her sınav sonucuyla birlikte eğitim sistemine ilişkin oluşan kuşkuların ve belirsizliklerin ortadan kaldırılması için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumları, gerekli önlemleri almaya; bunun yanı sıra düne kadar en güvenilir kurumlar arasında olan ÖSYM’yi şifre skandalları, yanlış puan hesaplamaları ile güvenilmez bir kurum haline getiren Ali Demir’i de tekrar istifaya çağırıyoruz. 

Veli DEMİR

Genel Başkan