Güncel Sendika Haberleri

28 Şubat, 2019

MEB’İN YÖNETİCİ GÖREVLENDİRME SINAVINDAN ÖNCE SÖZLÜ SINAV KALKMALI

Milli Eğitim Bakanlığı 21.06.2018’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğine göre ilk kez yönetici olacaklar için yazılı sınav duyurusuna çıkmıştır.

Yazılı sınavın ÖSYM tarafından yapılabilmesine ve sınav konularına ilişkin değişiklik 12.01.2019 tarihinde yayımlanmıştı.

Aynı düzenlemede yazılı sınav sonrası yapılacak sözlü sınavın görevlendirmeye etkisi de yüzde 20’ye düşürülmüştü.

SINAV ÜCRETİ DÜŞÜRÜLMELİDİR

Yazılı sınav için ÖSYM’nin talep ettiği ücret 180.00 TL’dir. MEB yaptığı protokolü tekrar incelemeli ve bu ücreti düşürmelidir. Sınavda görev alacak yani sınavın gözcülüğünü, salon başkanlığını yapacak öğretmene verilecek ücret dahi bu kadar değildir. Üstelik bir salonda en az 20 kişi sınava girecekken sadece 2 kişiye ücret ödenecektir. Nasıl bir maliyet hesabı yapıldığı açıklanmalıdır. ÖSYM bir kamu kurumudur ve kar amacı güden bir kurum ya da işletme mantığına bürünmemelidir.

SINAV KONULARININ DEĞİŞTİRİLMESİ

Sınav konuları değiştirilerek mevzuatın etkisi azaltılmıştır. Konular ve ağırlıkları:

“Yazılı sınav konuları ve ağırlıkları

MADDE 16 –  (Değişik:RG-12/1/2019-30653)

(1) Yazılı sınav konuları ve ağırlıkları şunlardır:

a) Genel kültür ve genel yetenek: %35.

b) Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi: %10.

c) Değerler eğitimi: %5.

ç) Eğitim ve öğretimde etik: %5.

d) Eğitim bilimleri: %35.

e) Mevzuat (T.C. Anayasası, 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun, 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Millî Eğitim Bakanlığı başlıklı Onuncu Bölümünde yer alan hükümler): %10.”

şeklinde belirlenmiştir.

Mevzuat gibi geniş ve yöneticiliğin olmazsa olmazı olan bir alan, yüzde 10’a düşürülürken Genel Kültür ve Genel Yetenek (%35) ile Eğitim Bilimlerinin (%35) ağırlığının toplamda yüzde 70’e çıkarılması düşündürücüdür.

SÖZLÜ SINAV KALKMALIDIR

Sözlü sınav tamamen kalkmadığı sürece yazılı sınav anlamsız kalmaktadır. Çünkü yazılı sınavdan 100 tam puan alan adayı sözlü sınav ile elemek mümkündür. Bakanlığın yüzde 20’ye düşürme adımı kamuoyuna olumlu gibi lanse edilse de anlamsız bir düzenlemedir.

Ağızlardan düşmeyen ama icraata da hiç dökülemeyen liyakat esasına göre düzenleme olmazsa olmazdır. Kaldı ki bugünlerde bazı sözde sendikalar, üyelerini sınava girmeleri için teşvik ederken iktidarın ya da iktidara yakın olmanın gücünü kullanabilecekleri mesajları vermektedirler. Bu söylemler bile sözlü sınavı bugünden şaibeli hale getirmeye yeterlidir.

Bu nedenle sözlü sınav tamamen kaldırılmalıdır.

TÜM YÖNETİCİLER SINAVA ALINMALIDIR

Bakanlık daha önce yayımladığı mevcut yöneticilerden görev süresi dolanlara ilişkin görevlendirme takvimini geri çekmişti. Kaldırılan takvime göre görev süresi dolan yöneticiler, boş bulunan ve kendi kadrolarından seçecekleri kurumlara sınav olmaksızın görevlendirilebileceklerdi. Yani kanunen 4 yıl olduğu belirtilen yöneticilik görevi liyakatsiz, torpille atanmış, 2014 yılında görevden alınan binlerce yöneticinin kadrolarını gasp edenlere garanti sağlayan bir takvim söz konusu idi.

Görünen odur ki bakanlık tepki çeken bu takvim sonrası fikir değiştirerek öncelikle sınava dayalı görevlendirmeleri boş bulunan kadrolar için yapmayı planlamaktadır. Ardından görev süresi dolan yöneticiler için; sınava dayalı görevlendirmeden artan kadrolar ile görev süresi dolan yöneticilerin kadrolarına yönelik duyuruya çıkacaktır.

Sonuç itibariyle mevcut yöneticilerin yöneticilikten alınmamalarını hedef seçmiş bir düzenleme söz konusudur. Yani torpilli müdürler, yöneticiler garanti altına alınmak istenmektedir. Liyakatsiz bu yöneticiler için kimlerin kimlerin kapısını çaldığını da nasıl taklalar attıklarını da çok iyi biliyoruz. Ağızlarından hakkı düşürmeyenlerin haktan anladıkları kayırmacılıktır. Kayırdıklarının hakkından başka bir hakkı tanımamaktadırlar.

Er ya da geç bu anlayış yıkılacaktır. Haksız oturdukları koltuklardan kalkacaklardır.

BAKAN DEĞİŞİKLİĞİ HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZ

İşin ehline teslimi noktasında ümit bağlayanlar da anlamışlardır ki bakan kim olursa olsun, akademik çevreden de gelse, hukukçu da olsa değişen hiçbir şey yoktur olmayacaktır. Çünkü anlayış yanlıdır, yanlıştır. Amaç eğitim değildir, ülke geleceği hiç değildir. Gelen bakanlar da kendilerini getiren gücün memuru olmaktan öteye gidemediklerinden, halka değil o güce hizmetten öteye gidememektedirler. Bu nedenledir ki müktesep haktan bahsederken bile daha birkaç yıl önce hakları gasp edilenler unutulabilmekte ama onların kadrolarını gasp edenler baş tacı edilebilmektedir.

Eğitim-İş olarak haklı davamızda mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye, haksızlığa uğrayanların yanında olmaya, haksızlığı hukuksuzluğu haykırmaya devam edeceğiz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU