Güncel Sendika Haberleri

23 Ağustos, 2012

MEB ÖZÜR GRUBU MAĞDURİYETİNİ İNATLA DEVAM ETTİRİYOR

  Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dayatma yoluyla uygulamaya konulan her tasarruf eğitim işkolunda büyük huzursuzluğa yol açmaktadır. Bakanlık belirli aralıklarla, eğitim çalışanlarını hukuka, hakkaniyete ve vicdana aykırı düzenlemelerle mağdur etmek için akıllara durgunluk veren uygulamaları yaşama geçirmektedir. İşin en vahim tarafı ise, aynı siyasi anlayışa sahip olmalarına rağmen görevi devralan her bakanın, geçmiş bakanlık birikimini bir kalemde çöpe atarak kamu otoritesinin itibarını yerlerde süründürmekte sakınca görmemeleridir.
        Örneğin, yıllardır kamu çalışanlarının işkolunda meşru hukuki sözcülüğünü yapma hak ve yetkisine sahip sendikalar olarak sağlıklı bir il emri uygulaması için ortak söylemler ortaya koyduk. Sendikacılık anlayışları, ideolojik bakış açıları birbirinden tamamen farklı olmalarına rağmen rakip sendikaları aynı çizgiye çeken bu görüntünün altında yatan mağduriyet gerçeğini Bakanlığın görmezden geliyor olması son derece düşündürücüdür. 
        2011 yılının son dönemlerinde, uzun yıllardır ortaya konulan görüş ve öneriler ışığında oluşturularak son olarak tüm sendikalara görüş sunmaları için gönderilen Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağında, iller arası özür grubuna bağlı yer değişikliği isteğinde bulunanlar için il emri uygulaması yer almaktaydı. Hal böyleyken Bakan değişimi ile birlikte geçmiş çalışmaları çöpe atan Bakanlık, il emir uygulamasını rafa kaldırmıştır. 
        Sorunla ilgili olarak sendikamız oldukça kapsamlı hukuki mücadele yürütmektedir. Bu kapsamda, 2012 Yılı Öğretmenlerin Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzu'nun; eğitim özrünü dışlayan düzenlemeleri ile il-ilçe emrine atanma hakkını ortadan kaldıran düzenlemelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için geçtiğimiz günlerde Danıştay'da dava açtık.
        Ancak, Bakanlığın apar-topar uygulamaya soktuğu keyfi atama süreci ise halihazırda sürmektedir. Uygulamanın muhatapları, ağır bir mağduriyetle karşı karşıya kalmışlardır. İl emrine atanma olanağının kaldırılmasıyla yaşanan sıkıntıya Bakanlığın acil çözüm üretmesi gerekliliği anayasal bir zorunluluk olup devletin kamu görevlisine karşı yükümlülüğüdür.
        Bakan Ömer Dinçer, ülkenin dörtbir yanından yükselen mağduriyet çığlıklarına kulaklarını tıkamaktan vazgeçmelidir. Kendisinden sorunu derhal çözmesini ve kamu çalışanlarının hayli kırıp döktüğü kalbini kazanmaya dönük bir adım atmasını bekliyoruz. Aksi halde nitelikleri ve nicelikleri itibariyle ülkenin en etkili sivil gücü olan eğitim emekçilerinin husumetinin olumsuz etkilerini siyasi ve kişisel yaşamının her döneminde fazlasıyla hissedecektir.  

 MERKEZ YÖNETİM KURULU