Güncel Sendika Haberleri

23 Ocak, 2017

“SAKINCALI PİYADE”Yİ KATLEDİLİŞİNİN 24. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ

24 Ocak 1993 tarihinde bundan tam 24 yıl önce alçakça bir saldırı ile katledilen, devrimin, bağımsızlığın, demokrasinin, laikliğin ve özgürlüğün,  kısacası aydınlanmanın cesur kalemi araştırmacı yazar Uğur Mumcu'yu bir kez daha özlem ve saygıyla anıyoruz.  Bu yiğit kalemi halkımız unutmamıştır, unutmayacaktır.

İlkeli ve cesur gazeteciliğin, tam bağımsız Türkiye’nin, gericiliğe karşı mücadelenin simge isimlerinden Uğur Mumcu, mafya ve siyaset ilişkisine, teröre, yolsuzluğa, kökten dinci akımlara karşı, somut belgelere dayalı çalışmaları ve yayınladığı eserleriyle hayatını derin yapıların ortaya çıkarılmasına adamış, bu yapıların ortaya çıkmasından endişelenenler tarafından katledilmiştir.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin maskelerini düşüren Uğur Mumcu'nun, terör üzerine yaptığı araştırmalar, yazdığı makaleler neden katledildiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Artık şu çok iyi anlaşılmıştır ki,  ister dinsel, ister etnik olsun her türlü terörün arkasında emperyalizm ve işbirlikçileri vardır. Bugün hala Uğur Mumcu'nun katledilmesinin üzerindeki sis perdesinin bilinçli olarak aralanmamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Günümüzde, Ortadoğu’nun ekonomik kaynaklarını kontrol etmeye yönelen emperyalizmin bu amacı gerçekleştirmek için Ortadoğu halklarını birbirine boğazlatması ve bölgeyi bir kan gölüne çevirmesi, Uğur Mumcu’yu haklı çıkarmıştır. Mumcu, 1992’de, Körfez Savaşı döneminde yaptığı bir konuşmada aslında bugün yaşananları anlatmıştır: “Dünya, tıpkı I. Dünya Savaşı öncesi olduğu gibi, pergelle cetvelle bölünüyor ve pergelle, cetvelle sınırlar çiziliyor. Bugün Kuzey Irak’ta yaşanan kavga, yıllık 16 milyar dolar geliri olan Musul ve Kerkük petrollerine Batı şirketlerinin egemen olma kavgasıdır. İşte bu kavga için Kürt Türk’e, Türk Kürt’e kırdırılıyor. Bunu çok açık şekilde görmemiz lazım.”

Bugün Türkiye’de 24 yıl öncesine göre değişen hiçbir şey yoktur. Bu bağlamda geçmişte Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımız cinayetlerle susturulurken günümüzde emperyalizm ve AKP iktidarının saldırıları demokrasiden, laik eğitimden, cumhuriyet devrimlerinden yana olan örgütlere, gazetecilere, aydınlara karşı yapılmakta, hukuksuz yargılamalar ve faşizan baskılarla karşı karşıya bırakılmaktadır.

Ancak Uğur Mumcu’nun da dediği gibi “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz”

Eğitim-İş olarak Uğur Mumcu’nun ve diğer devrimci aydınlarımızın katillerinden elbet bir gün hesap sorulacağına yürekten inanıyor ve cinayetler, hukuksuzluklar, yolsuzluklar karşısında suskun kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.

                     MERKEZ YÖNETİM KURULU