Dil, bir toplumun kimliğinin en temel unsurlarından biridir. İnsanları birbirine bağlayan, duygularını, düşüncelerini ve inançlarını ifade etmelerini sağlayan dil, aynı zamanda geçmişle gelecek arasında köprü kuran güçlü bir kültürel bağdır. Bir ulusun bireylerini yalnızca coğrafi sınırlar değil, paylaştıkları ortak dil ve kültür bir arada tutar. Bugün, bu ortak mirasımızın en kıymetli parçalarından biri olan Türkçemizi onurlandırdığımız Türk Dil Bayramı'nın 92. yılını kutlamaktayız.
Türkçemiz, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün modernleşme ve çağdaşlaşma yolunda attığı en büyük adımlardan biri olarak, ulusal bağımsızlığımızın simgelerinden biridir. Atatürk, dil bağımsızlığını siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz bir parçası olarak görmüş, dilimizin yabancı sözcüklerden arındırılması ve kendi köklerine dönerek gelişmesi için büyük bir çaba sarf etmiştir. 26 Eylül 1932'de başkanlık ettiği I. Türk Dili Kurultayı, bu yönde atılan dev bir adım olmuş, Dil Devrimi ile Türkçemiz güçlenmiş, zenginleşmiş ve uluslararası alanda daha saygın bir yer edinmiştir.
Atatürk'ün "Türk milletinin dili, Türkçe'dir. Türk dili, dünyada en güzel, en zengin ve en kolay dillerden biridir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır... Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir." sözleri, onun dilimize olan derin bağlılığını ve Türkçenin ulusumuz için taşıdığı önemi çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ne yazık ki, bugün dilimiz tehdit altındadır. Eğitim sistemimize yönelik yanlış politikalar ve ideolojik yönlendirmelerle, okullarımız Arapçanın egemen kılınmaya çalışıldığı kurumlar haline getirilmektedir. Türkçemiz, köklü bir kültürel mirasa sahip olmasına rağmen, giderek daha fazla yabancı sözcüğün istilasına uğramakta ve kimliğinden uzaklaşmaktadır. Dili yozlaştıran bu tehlikeler, yalnızca dilimizi değil, toplumsal ve kültürel yapımızı da zedelemektedir.
Dilimizin geleceğe taşınması ve zengin bir kültür hazinesi olarak korunması hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu konuda Atatürk'ün şu sözleri yol göstericimiz olmalıdır: "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır."
Eğitim-İş olarak bizler, dilimize ve kültürümüze sahip çıkmanın, aynı zamanda ulusal bağımsızlığımıza sahip çıkmak olduğuna inanıyoruz. Tüm yurttaşlarımızı, aydınlarımızı ve eğitimcilerimizi, Türkçemizi yabancı dillerin etkisinden kurtararak onu en doğru ve özenli biçimde kullanmaya davet ediyoruz. Türk Dil Bayramı'nı büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyor, bu önemli günün dilimize olan sevgiyi ve saygıyı daha da güçlendirmesini diliyoruz.