Güncel Sendika Haberleri

11 Haziran, 2022

TÜRKİYE GENELİNDE TÜİK’İN GERÇEK DIŞI VERİLERİNİ PROTESTO ETTİK 

Tarafsızlığını korumayarak, siyasi iktidardan emir alarak rakamlar üzerinde oynayan ve sahte enflasyon oranıyla aşımıza ekmeğimize el koyulmasına alet olan TÜİK’i,  ülkedeki ekonomik krizi, açlığı, yoksulluğu ve enflasyonu yok sayan AKP iktidarını ve Ankara’da TÜİK önündeki basın açıklamamıza polisin sert müdahalesini tüm Türkiye’de alanlarda protesto ettik. 
Genel Başkanımız Kadem Özbay Edirne’de, Genel Sekreterimiz Cengiz Sarıyer İstanbul’da gerçekleştirilen basın açıklamalarına katıldı.  
Özbay, Edirne’de yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin TÜİK önünde orantısız güç kullanmasına tepki gösterdi ve şöyle konuştu: 
“O gün amacımız TÜİK’in halka söylediği yalanları, yine yalan söyleyenlerin evinde açıklamaktı. Halkı kandıranları, halkın sofrasındaki ekmeği, zeytini çalanların, halkın ulaşım hakkını, çocuklarının eğitim hakkını, sağlık hakkını gasp edenlerin, iktidarın borazancılığından tetikçiliğinden öteye geçmeyenleri protesto etmekti. Bunun net tarifini koymamız lazım eğer ki siz, bugün emekçilerin sofrasında bir ekmeğin az alınmasına sebep oluyorsanız, sizin yaptığınız hırsızlıktır ve bu hırsızlığın da baş failisinizdir. Dolayısıyla biz faillerin olduğu yere, faillerin yüzüne bakarak açıklama yapmaya gittik. Ancak Türkiye’nin acı tablosuna bir kez daha şahitlik ettik. Bizler gibi kamu emekçisi olan, bu ülkenin güvenliğinden yani bizlerin de güvenliğinden sorumlu olan ama bu ülkenin polisi değil siyasi iktidarın adeta tetikçisi gibi davrananların, karşılarında kaleminden başka, memuriyetinden başka bir şeyi olmayan, belki de komşusu, arkadaşı, çocuğunun öğretmeninin olduğu kitleye büyük bir orantısızlıkla, inanılmaz bir şiddet ve inanılmaz bir vandallıkla müdahalesiyle karşı karşıya kaldık. Konfederasyonumuz Başkanı Sayın Mehmet Balık karga tulumba, kolları kıvrılarak, yerlerde sürüklenerek göz altına alındı. Merkez Denetleme Kurulu Başkanımız karga tulumba göz altına alındı. Denizli Şube Başkanımızı dört kişi kollarını arkadan tutup sırtına tekmeyle basarak gözaltına aldılar, arkadaşımızın burnu kırıldı. Bu arkadaşlarımızın kalp, tansiyon gibi zaten var olan hastalıkları var. Konfederasyonumuz Mali Sekreteri Mücahit Dede hala hastanede, kalp krizi geçirdi. Buradaki faillerin sorumluluğu çok büyüktür. O kadar yakından biber gazıyla bir müdahale var ki doktor bile vücudumuzdaki izleri görünce şaşırdı. 
“HALKIN VİCDANINDA YARGILANMALARI ASLA BİTMEYECEK” 
Ama bizdeki izler geçici. Onların vicdanlarında bu izler öyle kalıcı hale gelecek ki, halkın vicdanında şu an öyle yerdeler ki, Türkiye’nin dört bir yanından bize ulaşıyorlar ve “gerçekten utanıyoruz size uygulanan bu şiddetten” diyorlar. O nedenle bizlerdeki izler geçer ama onların halkın vicdanında yargılanmaları asla bitmeyecek. 
Biz biliyoruz ki oradaki amaç şu; bu ülkenin örgütlü gücü, emeği kadar aydınlanmaya da sahip çıkan Birleşik Kamu-İş bağlı sendikaları ve Eğitim-İş’in genel başkanını darp edersek, bu örgütün kadrolarını darp edersek, zannediyorlar ki bu örgüt Şırnak’ta susar, bu örgüt Edirne’de susar. Susmaz! Bu örgüt sizin baskılarınıza boyun eğmez, haksızlıklar karşısında susmaz, ne yaparsanız yapın Şırnak’tan Edirne’ye, Afyon’dan Giresun’a, Denizli’den Sinop’a Adana’ya bu ülkenin her bir yanında, her bir ferdi kararlılıkla yalanınızı, talanınızı, soygununuzu ve bu ülkenin çocuklarının gasp ettiğiniz eğitim hakkını, sağlık hakkını, barınma hakkını her birinin hesabını sormaya devam edecek. 
Çünkü bu örgütün kararlılığı yani muhtaç olduğu kudret, emperyalizme karşı ve emperyalizmle ortaklık yapan Saray ittifakına karşı, bütün işbirliklerine karşı “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen ve bizim de yolumuzu aydınlatan Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı yürekten gelmektedir. Bu yürek öyle kolay kolay teslim olmaz. Ne eline geçirdiğin polis copuyla ne eline geçirdiğin yetkiyle… O gün de ifade ettik, bu ülkedeki hiç kimse ne vali ne bakan ne cumhurbaşkanı hiçbir Cumhuriyet yurttaşından ne bir adım öndedir, ne üstündür. Cumhuriyet yurttaşlığı eşitlik, özgürlük temeline dayalıdır. O nedenle biz hiçbir şekilde bu ülkenin insanlarına yapılan baskıya ve zulme seyirci kalmayacağız, kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. 
Sorumluluğumuzu biliyoruz, çünkü biz bu ülkenin taşında toprağında, suyunda, her zerresinde varız. Bizim sorumluluğumuz bu ülkede tüm çocukların geleceğini en iyi şekilde inşaa etme sorumluluğudur. Her bir yurttaşın eşit, özgür, çağdaş bir ülkede yaşama hakkının mücadelesi de bizim sorumluluğumuzdur. O nedenle hakkımızı alana kadar en ufak tereddüt etmeden, geri adım atmadan mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Hatta bize Ankara’da o şiddeti uygulayanların, o talimatı verenlerin çocuklarının bu ülkenin geleceğinde daha özgür, daha demokratik, çağdaş bir ülkede yaşayabilmeleri için, düşüncelerini anayasadan aldıkları güvenceyle özgürce açıklayabilmeleri için ve yoksulluk sınırı altında bir ücretle yaşamaya mahkum bırakılmamaları için mücadele etmeye devam edeceğiz.”