Güncel Sendika Haberleri

27 Şubat, 2019

ÜNİVERSİTELER TEL TEL DÖKÜLÜYOR REKTÖRLER KOLTUK DERDİNDE

Yapılan araştırmalar göstermektedir ki üniversitelerimiz son 17 yılda dünya sıralamalarındaki yerlerinin katbekat altına düşmüşlerdir.

Örneğin, dünya üniversiteleri sıralamasında ilk 1.000 üniversite arasında Türkiye'den sadece 13 üniversite yer alıyor, ilk 500 üniversite arasında ise hiçbir Türk üniversitesi bulunmuyor.

Hükümet, üniversiteleri bilim değil, kadrolaşma yuvası olarak görmektedir. Başta rektörlük atamaları olmak üzere tüm akademik ve idari kadrolarda kayırmacılığın ön plana çıktığı kadrolaşmanın amaçlandığı açıkça görülmektedir.

Kayırma ile Saray onayıyla rektör olanların koltukları koruma adına akademiye zarar verecek uygulamaları gün geçtikçe utanç verici hale gelmektedir. Bugüne dek şahit olduğumuz; emniyet amiri gibi davranmak, yalancı muhbirlik yapmak, siyasi iktidarın öznelerine fahri doktora dağıtmak gibi iktidara yaranma teknikleri geliştiren rektörlerin "benim niye aklıma gelmedi" diye homurdanacağı yeni metodun mucidi ise Burdur Mehmet Akif Üniversitesi Rektörü olmuştur.

Mayıs ayında görev süresi dolacak olan rektör Adem Korkmaz, gücü elinde tutmak için ilginç ve mevzuata aykırı bir yol seçerek, Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu'na kürsü vermiştir.

Üniversitenin sosyal bilimler enstitüsünün eğitim öğretim yönetmeliği, "Dersler sadece prof, doç. dr unvanları taşıyan öğretim üyeleri tarafından verilebilir" derken, enstitü web sayfasında Bakan'ın bundan böyle her pazartesi saat 9.50 ile 12.25 arasında ders verileceği ilan edilmiştir.

Üstelik Bakan Kasapoğlu'nun İşletme bölümünde her hafta "Örgüt Teorisinde Çağdaş Yaklaşımları" dersini verecek olması, YÖK kriterlerine de aykırıdır. YÖK'ün Lisansüstü Eğitim-Öğretim Programı Açılması ve Yürütülmesine Dair İlkeleri'ne göre "Doktora programı için söz konusu öğretim üyelerinin, en az dört yarıyıl bir lisans ya da iki yarıyıl boyunca tezli lisans dersi vermiş olması gerekmektedir. Yüksek lisans programı için ise en az iki yarıyıl boyunca bir lisans programında ders vermiş olması şartı vardır."

Oysa rektör Adem Korkmaz'ın kürsü hediye ettiği Bakan Kasapoğlu, henüz 2018 yılında Çalışma Ekonomisi alanında doktorasını tamamlamıştır ve yukarıda sayılan YÖK kriterlerinden uzaktır.

BAKANLIK, YARI ZAMANLI BİR İŞ MİDİR?!

Görünen o ki sadece soyadı Korkmaz olan rektör görev süresinin dolmasının yaklaşmasına bağlı olarak, koltuğu kaybetme korkusuyla hem başında bulunduğu üniversitenin kurallarını, hem de YÖK'ün tüm akademiyi bağlayan ilkelerini çiğnemiştir. Bu çirkin örnek, üniversitelerin siyasi iktidar eliyle nasıl insanlara teslim edildiğinin ve neye dönüştürülmek istendiğinin de vücut bulmuş hali olmuştur. Türkiye'nin üniversite alanındaki durumunun dünya ortalamasındaki yerinden hayıflananlar, dikkatli bakarlarsa homurtularının kaynağını yaratılan bu çirkin tabloda görecektir.

Bu skandalın diğer önemli bir boyutu ise koskoca bir Bakan'ın üniversite kürsüsünü bir hediye olarak kabul etmesidir. Asıl erdemin, olmadığın şeye bürünmek değil ne olmadığını bilmek olduğunu aklından bile geçirmeyen Bakan, ders ücreti olarak aldığı ilk maaşla alacağı 'ejder meyveli smoothie'sini yudumlarken, geçinemediği için başka bir işle uğraştığı ortaya çıkınca görevinden atılan onca eğitimciyi düşünebillir. Çünkü bilsin ki biz, eğitim camiasının çağdaş ilkelerine sadık kalanlar olarak onu düşünüyor olacağız!

Eğitim-İş olarak çağrıda bulunuyoruz:

Bakan Kasapoğlu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli koltuklarından birinde oturduğunu ve halihazırda bu koltuğun sahibi olmanın başka herhangi bir işe müsaade etmeyen "tam zamanlı" bir iş olduğunun farkında olmalı ve kendisine hediye edilen kürsüyü geç de olsa reddetmelidir. Böylece herkesi bağlaması gereken kanun ve yönetmeliklerin, uyanık bir rektörün uygunsuz bir jesti; aklı akademide kalmış bir bakanın nostalji hevesiyle çiğnenemeyeceği gösterilebilir.

Üniversitelerin başına, o üniversitenin akademi çevresinin istemediği ve hatta akademik ilkelere uzak isimleri Saray'dan inme biçimde getirmekten vazgeçin. Belki bu sayede hem sizin hem de onların rezil olma oranı düşecektir.

Çünkü bilin ki bu rezaletleri duyurmak ve asla peşini bırakmamak için her zaman dimdik duran bir Eğitim-İş vardır.

            MERKEZ YÖNETİM KURULU