2015-2016 Örgün Eğitim İstatistikleri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlandı. Açıklanan veriler, siyasal iktidarın cumhuriyetimizin 90 yıllık eğitim birikimini yok sayarak hazırladığı 4+4+4 adlı ucube yasanın, daha dördüncü yılında yalnız eğitim açısından değil, içerdiği amaçlar, yaratılmak istenen insan modeli yönünden de nasıl yıkım yasasına dönüştüğünü gözler önüne sermiştir. Eğitimde yıllardır acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefine uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırmış; laik, bilimsel, kamusal, çağdaş eğitimden hızla uzaklaşılmıştır.
Yayınlanan istatistikler, siyasi iktidarın, eğitim sistemimizi bir yandan gericileştirme öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme ve yerelleştirme çalışmalarını hızla sürdürdüğünü ortaya koymuştur.
Okulöncesi Eğitim Gözden Çıkarıldı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır.
2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran % 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla 42,54’e çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında 5 yaş grubu çocukların yüzde 53.78’i okul öncesi eğitim almış bu yıl ise yüzde 55.48’de kalmıştır.
MEB’in 2010-2014 Stratejik Planı’nda hedef, “Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak” şeklinde belirlenmesine rağmen, okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir.
Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28.625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2015-2016 eğitim öğretim yılında 27.793’e düşmüştür.
Okulöncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Resmi+Özel)
Eğitim Yılı |
Okul |
Öğrenci |
Öğrenci Kız |
Öğrenci |
Öğretmen |
2011/'12 |
28.625 |
1.169.556 |
562.504 |
607.052 |
55.883 |
2012/'13 |
27.197 |
1.077.933 |
515.754 |
562.179 |
62.933 |
2013/'14 |
26.698 |
1.059.495 |
504.301 |
555.194 |
63.327 |
2014/’15 |
26.972 |
1.156.661 |
549.414 |
607.247 |
68.038 |
2015/’16 |
27.793 |
1.209.106 |
575.757 |
633.349 |
72.228 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2015/2016
Okullaşma Oranı Düştü
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57, ortaokullarda yüzde 94.52 iken, bu yıl bu oranlar ilkokullarda yüzde 94.87’ye, ortaokullarda yüzde 94.39’a düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise geçtiğimiz yıl yüzde 96.57’ye bu yıl ise yüzde 95.22’ye gerilemiştir.
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Yüksektir
MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 23, ortaokullarda 32, liselerde ise 27’dir.
Çocuk İşçiliğin Önü Açıldı
MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye genelindeki toplam 10 bin 550 lisenin yaklaşık yarısı yani 4 bin 90’ı mesleki ve teknik lisedir. Özel meslek lisesi sayısı ise 419’a çıkarken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında 56 bin 53 olan verilen teşviklerle 2014-2015’te 75 bin 890’a, bu yıl ise 99 bin 217’ye yükselmiştir.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına öğrenci başına 5 bin lira teşvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir.
Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi
MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 61 bin 203 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken,
geçtiğimiz yıl 7 bin 474 özel okulda, 823 bin 515 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 9 bin 581 özel okulda 1 milyon174 bin 409 öğrenci eğitim görmektedir.
Eğitim kademesi |
Okul/ |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
Derslik |
||
Toplam |
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Toplam |
||
Örgün eğitim Toplamı |
61.203 |
17.588.958 |
9.059.597 |
8.529.361 |
993.794 |
651.828 |
Örgün Eğitim(Resmi) |
51.620 |
14.540.339 |
7.439.698 |
7.100.641 |
863.26 |
553.066 |
Örgün Eğitim(Özel) |
9.581 |
1.174.409 |
438.850 |
384.665 |
130.668 |
98.762 |
Özel okulların sayısı, geçen yıla göre yüzde 28 oranında, 2011-2012 eğitim öğretim yılına göre de yüzde 95 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymaktadır.
İmam Hatiplerin Sayısında Patlama Yaşandı
4+4+4 düzenlemesiyle, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitimle mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekme gerekçe olarak sunulmuştu. Ancak dört yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmektir.
İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürülmesiyle, imam hatip okullarında inanılmaz bir artış yaşanmıştır.
MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde 2012-2013 eğitim öğretim yılında 1099 olan imam hatip ortaokulu sayısı geçtiğimiz yıl 1597’ye bu yıl ise 1961’e, 708 olan imam hatip lisesi sayısı ise geçtiğimiz yıl 1017’ye bu yıl 1149’a çıktı.
İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 677 bin 205, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 524 bin 295 oldu.Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı yaklaşık 932 binden 1 milyon 201 bin 500’e yükseldi. Bu sayı AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 71 bin 100’idi. Böylece Cumhurbaşkanı'nın oğlu Bilal Erdoğan’ın 5 yılda 1 milyon imam hatipli hedefine, sadece bir yılda ulaşıldı.
Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 17 bin 325’den 23 bin 834’e, derslik sayısı ise 10 bin 385’den 15 bin 792’ye çıkmıştır. İmam hatip ortaokullarında 21 öğrenciye 1 öğretmen düşmektedir. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir.
Ortaöğretimde öğrenciler açık liseye yönlendiriliyor
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması” girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2015-2016 istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.536.135’tir. Bu sayı geçen yıl 1.470.434 iken 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise 940 bin 268’di. 4+4+4 düzenlemesinin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı yüzde 63.3 oranında artmıştır.
Açıköğretim ortaokulunda kayıtlı 338 bin 75 öğrenci sayısını da dikkate aldığımızda, toplam 1 milyon 874 bin 210 öğrenci örgün eğitimden kopmuştur.
İstatistiklere göre 665 bin 738 kız öğrenci açıköğretim liselerinde okumaktadır. Kız öğrenciler 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiştir. Ortaya çıkan tablo zorunlu eğitimin fiilen 4 yıla indirildiğinin göstergesidir.
Taşımalı eğitim uygulamasındaki artış sürmektedir
6287 Sayılı Yasa hazırlanırken ileri sürülen en önemli gerekçelerden biri de kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler olarak ileri sürülmüştü.
Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime
vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma, özellikle
de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Oysa 2015-2016 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim artarak devam etmiştir.
2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708’di. 2013-2014 eğitim öğretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise 27 bin 921 okul, 10 bin 748 merkez okula taşınmaktayken, taşınan öğrenci sayısı ise 850 bin 405’ti. 2015-2015 eğitim öğretim yılında ise 43 bin 959 okul 11 bin 853 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 808 bin 332’dir.
SONUÇ
Eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.
Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamaya geçirilen 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde yıkımın adı olmuştur. Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi niteliksizliğe, düzensizliğe ve kaosa sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamaya devam etmektedir.
Ülkenin geleceğini akıl, bilim ve sanatın değil, dogma, hurafe ve inançların belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin oluşturacak 4+4+4 düzenlemesi, yetişecek kuşaklara, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalı; zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık (1+12) bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır.
MERKEZ YÖNETİM KURULU