Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş, Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı Samsun’da bir araya gelerek, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin taleplerimizi ve tepkilerimizi kitlesel bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.
Açıklamaya, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Genel Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, Kırıkkale, Elazığ, Mersin, Sakarya, Ordu, Amasya ve Çorum Şube Başkanları, bağlı sendikaların Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ın yaptığı basın açıklamasının tam metni şöyle:
“Birleşik Kamu-İş Konfederasyonumuza bağlı sendikaların yöneticileri, üyeleri, siyasi partilerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin değerli yöneticileri ile 8. Dönem toplu sözleşme sürecinin bir parçası olarak eylemimizi yapacağımız Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık mücadelesini başlattığı Samsun’dayız.
19 Mayıs 1919’da yakılan bağımsızlık ateşi, bugün biz kamu emekçilerinin hak mücadelesinde yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Bugün burada yalnızca emeğimizin haklarını savunmak için değil, aynı zamanda Cumhuriyetin değerlerine, demokrasiye ve halk iradesine sahip çıkmak için toplandık.
Bulunduğumuz coğrafyada emperyalist ülkelerin Orta Doğu ülkeleri üzerinde savaş oyunlarını sahnelediği bir zamanda ülkemizin birlik beraberlik ve bütünlük içinde herkesin birbirini kucakladığı, kardeşlik hukukunun egemen olduğu bir Türkiye özlemi ile hepinizi Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Merkez Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
23 yıldır tek başına ülkeyi yöneten bir iktidarın ülkeyi getirdiği nokta açlık, sefalet ve yoksulluk olmuştur. İşçisi, köylüsü, emeklisi, asgari ücretlisi ve memurları hep bir ağızdan "Açız! Hakkımızı verin!" diyorsa ülkede büyük bir sorun vardır.
Uzun yıllardır sermayeyi koruyan ve önceleyen, emekçiyi dışlayan ve ezen siyasi politikaları uygulamaktan vazgeçmeyen iktidara dur deme zamanı gelmiştir.
Biz Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emek ve sınıf mücadelesi öncülüğünde yürüttüğümüz sendikal kavga ile Türkiye'nin üçüncü büyük memur konfederasyonu olduk.
Doğru zeminde yürüttüğümüz emek ve sınıf mücadelesinden aldığımız güçle, uzun yılardır Toplu Sözleşme masasında emekçilerin ezilmesine ses çıkaramayan sözde yetkili konfederasyonların aynı oyunu bir kez daha oynamasına izin vermeyeceğiz!
Ülkemizde son dönemde art arda yaşanan hukuk dışı ve antidemokratik uygulamalar, yalnızca bireysel hak ve özgürlükleri değil, ekonomik dengeleri de altüst etmiştir. Seçilmiş siyasetçiler, belediye başkanları ve gazetecilerin hukuk normlarına aykırı tutuklanması; yabancı ve yerli yatırımcının güvenini sarsmış, döviz kuru ve borsa üzerinde büyük baskı yaratmıştır. Ekonomik çöküşün ve zam sağanağının temelinde, demokratik değerlerin ayaklar altına alınması ve hukuk sistemine güvensizlik yatmaktadır.
Bu adaletsiz, korku yayan baskıcı düzene demokratik olarak karşı çıkmak, ses yükseltmek sadece anayasal bir hak değil; aynı zamanda bir vatandaşlık görevdir!
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri geçtiğimiz günlerde yaşanmış; halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları, hiçbir somut gerekçe gösterilmeden gözaltına alınmıştır. Bu uygulamalar sadece seçilmişlere değil, doğrudan halk iradesine yapılan bir saldırıdır.
Emeğin yok sayıldığı, sermayenin öne çıkarıldığı bir dönemde yeni bir toplu sözleşmenin hazırlanacağı sürece giriyoruz. Kamuda çalışan 4 milyona yaklaşan memur ve 2,5 milyon memur emeklisinin 2026-2027 yıllarında alacakları maaş zamlarının, sosyal ve özlük haklarının belirleneceği 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri Ağustos ayında başlayacaktır.
“Bu düzen böyle gitmez! Masanızın değil, emekçinin dediği olacak!”
Değerli basın emekçileri, konfederasyonumuzun il başkanları ve üyelerimiz, değerli Samsun halkı Uzun zamandır yanlış ekonomi politikalarında sürdürülen ısrar; çalışanın geçinemediği, çalışmak isteyenin iş bulamadığı, gelecek umudu kalmayan gençlerimizin yurt dışına gittiği, en temel mal ve hizmetlerin fiyatlarının neredeyse günlük olarak arttığı, toplumun sadece bir avuç ayrıcalıklı zümrenin zenginleştiği bir ortam yaratmıştır.
Ekonomideki bu karanlık iklim günden güne ağırlaşırken, daha ayın başında ay sonunu düşünür hale gelen biz kamu emekçileri için ise kritik bir sürecin eşiğine gelinmiştir.
17 yıldır kamu emekçisinin haklı taleplerini yılmadan savunan Konfederasyonumuz, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine bu yıl Türkiye’nin üçüncü büyük memur konfederasyonu olarak katılacak. Alın terini, emeğini ve haklarını savunmayı ilke edinen, mücadeleden asla vazgeçmeyen Konfederasyonumuz, emeğin gerçek sesi olarakalanda sözünü söyleyen bir irade olmuştur. Olmaya da devam edecektir!
TÜİK’in masa başında ürettiği, halkın yaşadığı gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan aylık ve yıllık enflasyon rakamları; siyasi iktidarın halkın ekmeğini elinden almanın bir başka aracı haline gelmiştir. TÜİK, güvenilir bir istatistik kurumu değil, Saray’ın muhasebe dairesi gibi çalışan kamu kurumuna dönüşmüştür.
Açıklanan sahte verilerle milyonlarca kamu emekçisinin, emeklinin, işçinin cebinden çalınan alın teri; yoksulluğa, borç batağına, açlığa dönüşmüştür.
Birleşik Kamu-İş’e bağlı AR-GE birimi Kamu-Ar verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla açlık sınırı 27.415 TL, yoksulluk sınırı ise 83.859 TL’ye ulaşmıştır. Ancak memura ocak ayında verilen altı aylık %6 zam, çoktan enflasyon karşısında erimiş; asgari ücret, açlık sınırının altında kalmıştır. Bu tablo, milyonlarca insanımızın yaşam mücadelesi verdiğinin açık göstergesidir.
7 dönemdir sürdürülen Toplu Sözleşme Masası gerçek bir müzakere alanı olmamış, yıllarca Çalışma Bakanlığı ile yetkili konfederasyonlarının tiyatro sahnesine dönüştürülmüştür. Masada Hükümetin belirlediği çerçevenin dışına çıkamayan sözde yetkili konfederasyonlar, emekçinin haklı taleplerini değil, iktidarın taleplerini dillendirmektedir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak emekçilerin yok sayıldığı masada oynanan bu oyunu bozmakta kararlıyız.
Ağustos ayında başlayacak olan 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde biz varız!
Artık:
• TÜİK'in rakamları değil, halkın sofrası konuşulacak!
• Sadaka gibi verilen zamlar değil, insanca yaşam talepleri duyulacak!
• Sessiz kalan sendikal anlayışa karşı, kararlı bir mücadele yükselecek!
• Yalnız bırakılan tüm kamu emekçilerinin masada sesi olacağız!
Bu ülkenin öğretmeni, sağlıkçısı, teknisyeni, memuru; daha fazla yoksulluğa mahkûm edilemez!
Grev hakkının tanınmadığı, milyonlarca kamu emekçisinin temsil edilmediği bu yapay sözleşme düzeninin bu haliyle işletilmesine razı olmayacağız.
Kamu emekçisi güçsüz ve kimsesiz değildir; Birleşik Kamu-İş var!
Ne istiyoruz:
1. Grevli Toplu Sözleşmeli Sendika Yasası İstiyoruz!
2. Enflasyon Farkı Aylık Ödensin!
3. Yoksulluk Sınırı Üzerinde Maaş İstiyoruz!
4. Ek Ödemeler Taban Aylığa Dahil Edilsin
5. %15 Vergi Dilimi Sabitlensin!
6. Seyyanen Zam Emekli Maaşına Yansıtılsın!
7. Mülakatla Değil, Liyakatle Atama İstiyoruz
8. Ücretli ve Sözleşmeli Değil Kadrolu ve Güvenceli Atama İstiyoruz!
9. Eşit İşe Eşit Ücret İstiyoruz!
10. Kamu Çalışanlarına Ücretsiz Kreş Hakkı İstiyoruz!
11. Tüm Memurlara Çalıştıkları İllerde Kira Desteği İstiyoruz!
12. Dereceye Giren Tüm Memurlara 3600 Ek Gösterge Hakkı Verilmelidir!
13. Aile, Çocuk ve Doğum Yardımı Oranlarının Arttırılmasını İstiyoruz!
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak buradayız, emeğin tarafındayız.
Emeğiyle geçinen herkes için adalet, eşitlik ve onurlu yaşam mücadelemiz sürecek.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Yaşasın Birleşik Kamu-İş!