CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın polis ablukası altına alınması, gözaltılar ve Valilik’in yasak kararları yalnızca bir siyasi partiye değil; halkın temsil hakkına ve tüm örgütlü yapılara yönelmiş açık bir baskıdır.
Seçim süreçlerinde yaşanan algı operasyonları ve şüpheli uygulamaların ardından bugün muhalif örgütlerin kendi seçimlerine müdahale edilmesi, demokrasiye karşı ciddi bir tehdittir. Bu yalnızca CHP’nin değil, tüm demokratik kitle örgütlerinin meselesidir.
Şahsım yönetim anlayışının keyfi uygulamalarla toplumu susturma çabaları sonuçsuz kalacaktır. Hiçbir baskı, halkın örgütlü iradesinin sesini kısmaya yetmeyecektir. Bugün ana muhalefet partisine yönelen bu saldırı, emek ve demokrasi mücadelesi veren tüm toplumsal güçlere verilmek istenen bir gözdağıdır. Ancak biliyoruz ki; halkın örgütlü gücü geri adım atmaz, yılmaz.
Eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesi; sendikalarda, siyasi partilerde ve demokratik kitle örgütlerinde büyüyerek sürecektir. Bu karanlık düzen, örgütlü dayanışma ile aşılacak; amasız, fakatsız demokrasi ve halk iradesi mutlaka kazanacaktır.
Eğitim-İş olarak, demokratik haklara yönelik her türlü müdahalenin karşısında; kişilerden, isimlerden ve kurumlardan bağımsız biçimde dimdik durduk, durmaya da devam edeceğiz. Emek ve demokrasi mücadelesinden geri adım atılmasına izin vermeyeceğiz.
Halkın iradesini ve örgütlerin kendi işleyişini yok sayan anlayışa karşı; eşitlik, özgürlük ve adalet değerlerini savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.