22.04.2017 tarih ve 30046 sayılı Resmi Gazete’de Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği yayımlanmıştır.
Yeni yönetmelik ile sadece sözlü sınava dayalı yönetici atanmasının önü açılmıştır.
İl Milli Eğitim Müdürlüklerinde il millî eğitim müdürünün veya görevlendireceği bir il millî eğitim müdür yardımcısı veya il millî eğitim müdürlüğü insan kaynaklarından sorumlu şube müdürünün başkanlığında, il millî eğitim müdürünce belirlenecek iki ilçe millî eğitim müdürü ile il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinde görev yapan iki şube müdüründen oluşacak değerlendirme komisyonu tarafından EK 1 Yönetici Değerlendirme Formu üzerinden ihtiyaç bulunan kadronun üç katı kadar aday SÖZLÜ sınava çağrılacaktır.
Yine İl Milli Eğitim Müdürlüklerinde il millî eğitim müdürünün veya görevlendireceği bir il millî eğitim müdür yardımcısı veya il millî eğitim müdürlüğü insan kaynaklarından sorumlu şube müdürünün ya da bir ilçe millî eğitim müdürünün başkanlığında, il millî eğitim müdürünce il millî eğitim müdürlüğünden belirlenen bir şube müdürü ile farklı ilçe millî eğitim müdürlüklerinden belirlenen üç şube müdüründen oluşacak SÖZLÜ SINAV KOMİSYONLARI mülakatların yapılmasını sağlayacaktır. Sözlü sınavda 60 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacaktır.
Yönetici görevlendirmelerinin Ek-1’de yer alan form üzerinden verilen değerlendirme puanı ile sözlü sınav puanının aritmetik ortalaması alınarak puan üstünlüğüne göre yapılması öngörülmüştür.
Anayasa, TBMM’ye yasama erkini, netice itibariyle, kamu yararını sağlamak üzere vermiştir. Yapılan yasama işlemlerinin, kamu yararı amacına değil, öznel (subjektif) amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gereklidir. Yapılacak olan sözlü sınav sübjektif kriterler içermektedir. Sınavın yapılış şekli ve sınavı yapacak olan kişilerin kesin belirlilik içermemesi, yandaş kişilerin siyasi görüş, yaşam tarzı gibi hususlar nedeniyle duygusal değerlendirmeler yapabilecek olmaları yönetmeliği sakat hale getirecektir. Halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle, hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik ilkesi”dir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için Anayasa’nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Anayasa Mahkemesi, “hukuk devleti” ilkesini; hukuk güvenliği, kamu yararı, yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur: “Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yasaların üstünde Anayasa’nın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.” (Anayasa Mahkemesi’nin 28.1.2004 Tarihli ve 2003/86 Esas, 2004/6 Karar sayılı Kararı, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Sayı:40, 2. Cilt, Ankara-2005, sh.486).
Sadece mülakat yöntemi ile ilgili yapılan sınavlarla (Milli Eğitim Bakanlığı şube müdürlüğü sınavı) ilgili Danıştay’da açılan davalarda;
Danıştay 5. Dairesinin 2013/8367 Esas ve Danıştay 2. Dairesinin 2013/10363 Esas sayılı yürütmeyi durdurma kararları verilmiştir. Her iki kararda da özetle, "Şube Müdürlüğü atamaları için; sadece sözlü sınavla atama yapılamayacağı, objektif olan yazılı sınavının değerlendirme dışı bırakılamayıp belirleyici olması gerektiğinden söz edilmiştir." anılan Danıştay kararlarının uygulanmaması üzerine MEB aleyhine 100'lerce dava açılmıştır.
İşte bu kararlardan biri Ankara 7. İdare mahkemesi tarafından verilmiş ve "Mahkeme kişinin mülakatının iptaline, yapılan tüm sözlü sınavın (mülakatların) iptaline ve sadece sözlü puanı ile yapılan 1709 şube müdürü atamasının iptaline" karar vermiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı bu kararı Danıştay'a temyiz etmiştir. Danıştay 2.dairesi 15.10.2015 karar tarihli Esas:2015/3097 Karar 2015/8038 kararında Ankara 7.İdare Mahkemesinin temyize götürülen kararındaki "Sadece Sözlü Sınav puanlarına göre oluşturulan başarı listesi esas alınarak 1709 adet şube müdürü kadrosuna yapılan atama işlemlerinin TÜMÜNÜN İPTALİNE ilişkin kısmın AYNEN ONANMASINA 15.10.2015 tarihinde OYBİRLİĞİ ile KESİN OLARAK karar vermiştir."
Danıştay Kararında; MEB Taşra Şube Müdürlüğü atamalarında hukuka uyarlılık bulunmadığını, kişinin başarı sıralamasının sadece sözlü puana göre yapılamayacağını, adayın yazılı ve sözlü puanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ayrıca yapılan 1709 şube müdürlüğü atamasını sadece sözlü sınav esas alınarak yapıldığı için İptal etmiştir
Danıştay dairelerinin verdiği kararlara bakıldığında sadece mülakat sınavına bağlı atama yapılamayacağı açık ve net olarak vurgulanmıştır.
Ayrıca Danıştay kararlarında sadece mülakat puanına dayalı atama yapılamayacağı, sübjektif kriterler içerdiği, bu nedenlerle yazılı sınavında atamalarda yer alması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Anayasanın 10 uncu maddesinde “herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir” denmektedir. Yönetici atamalarının sadece mülakat sınavına dayalı olarak yapılması halinde objektif bir değerlendirme yapılamayacağı ortadadır. Adayların siyasi düşüncelerine göre karar verilme olasılığı yüksektir. Bu açılardan da bakıldığında mülakat sınavına dayalı atama Anayasanın 10 uncu maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Ayrıca eğitim kurumları yöneticilerinin nerdeyse tamamı yandaş BİR EĞİTİM SENDİKASININ üyeleridir. Sözlü sınav komisyonda görev alacak yöneticilerin BİR EĞİTİM SENDİKASINDAN talimat ve referans alacakları kesindir.
Yönetici atamaya ilişkin hususların düzenlendiği yönetmelikte liyakat yerine, sadakat ve yandaş beklentisi ortaya koyulmuştur.
Devlet yönetiminde kariyer ve liyakat esasının ortadan kaldırılmasının ülkeyi 15 Temmuz hain darbe girişimine sürüklediğini anlamamakta ısrar eden MEB, bu süreçten dahi ders çıkaramamaktadır. Binlerce kamu görevlisinin haksız ve hukuksuz ihraç edildiği OHAL düzeninde hala FETÖ ile mücadelenin yöntemi anlaşılamamıştır. Çözümün, akılcı ve bilimsel olarak, liyakat sisteminin tam anlamıyla uygulanması olduğu gün gibi ortadayken MEB yine “kendilerini kandıracak” yine devlet mekanizması haricinde yapılanmalara olanak sağlayacak sistemi terk etmemekte ısrar etmektedir.
Yıllardır uyarımıza kulak tıkayan MEB’i tekraren uyarıyoruz.
FETÖ ile mücadelenin yolu bellidir. Yönetici görevlendirirken, “tanıdık”, “bizden” anlayışından vazgeçin. Onlarca mahkeme kararıyla işaret edilen somut ölçme değerlendirme sistemiyle liyakatı ölçecek yazılı sınavlar getirin. Sınav sorularını çaldırmayın. Aksi halde eğitim sisteminin kontrolü sürekli olarak cemaat, tarikat ve vakıfların elinde olacaktır.
Mülakat garabetinin öngörüldüğü Yönetmeliğe karşı sendikamızca dava açılacaktır. Buna ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerimiz de yine ilerleyen süreçte yer alacaktır.
MERKEZ YÖNETİM KURULU