Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in zorunlu eğitimi hedef alan açıklamaları, AKP iktidarının yıllardır adım adım yürüttüğü eğitim politikalarının nihai hedefine işaret etmektedir. Bu hedef, zorunlu eğitimi parçalamak, çocuklarımızı daha erken yaşta iş gücü piyasasına sürmek ve eğitim hakkını sermayenin çıkarlarına peşkeş çekmek.
Tekin’in “8 yıllık kesintisiz eğitim antidemokratiktir” sözleri, başlı başına bir çarpıtma ve toplumun aklıyla alay etmektir. Demokratiklik, çocukların eğitim hakkına erişimi güvence altına almakla; eşit, laik ve kamusal bir sistemi herkese sunmakla mümkündür. Eğitimde kesintisizliğin sağlanması, çocukların okuldan kopmasını engeller ve özellikle kız çocuklarının eğitimini güvence altına alır. Kaldı ki bugün AKP’nin getirdiği 4+4+4 eğitim sistemiyle 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması yoktur. Bakan antidemokratik” diyerek bu yönde oluşabilecek bir talebin de önünü almaktadır.
Kamuoyunda oluştuğunu iddia ettikleri talep, aslında gerici ve piyasacı çevrelerin raporlarıyla yapay olarak yaratılmıştır. Hükümetin “kamuoyu istiyor” bahanesiyle dayattığı her düzenleme, halkın değil sermayenin çıkarlarına hizmet etmiştir. Bu sözler de aynı taktiğin yeni bir perdesidir.
AKP iktidarı eğitim sistemini laiklikten ve kamusallıktan uzaklaştırarak, dinselleştirme ve piyasalaştırma ekseninde köklü bir dönüşüme uğratmaktadır. Türkiye’de çocukların eğitim hakkı göz göre göre ellerinden alınmakta, onların geleceği, gerici ideolojiler ve patronların kar hırsı arasında karartılmaktadır. Zorunlu eğitimi budama tartışmaları, tam da bu sürecin merkezinde yer almaktadır.
Bugün “3+1”, “2+2” ya da “yaş temelli” eğitim modelleri adı altında ortaya atılan sözde öneriler, aslında “Okumasınlar, evlensinler, çalışsınlar” anlayışının kurumsallaştırılmasından başka bir şey değildir. Bu modeller özellikle yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarını hedef almakta; onların erken yaşta eğitimden koparılmasına, iş gücü piyasasına itilmesine ve hayallerinden uzaklaştırılmasına yol açacaktır.
Patron örgütlerinin “her çocuk aynı başarıyı gösteremez, gençler iş gücüne erken katılmalı” açıklamaları, perde arkasındaki niyeti açıkça göstermektedir: Çocuk işçiliğini teşvik etmek, ucuz iş gücü yaratmak! Türkiye’nin dört bir yanında sanayi çarkları arasında ezilen çocuklar yaratmak isteyen bu zihniyet, bilimsel eğitim ve eşitlik ilkelerinin altını oymaktadır.
Üstelik Türkiye’de 17-29 yaş aralığında gençlerin üçte biri ne okulda ne işte. Bu tablo ortadayken, hükümetin çözüm üretmek yerine zorunlu eğitimi hedef alması, çocuk işçiliğini meşrulaştırma çabasından başka bir anlam taşımamaktadır.
Bu politikaların bir ayağını da MESEM uygulamaları ve mesleki eğitimde açılan ortaokullar oluşturmaktadır. MESEM’ler aracılığıyla çocuklar eğitim adı altında üretim bantlarında işçi gibi çalıştırılmakta, kimi zaman iş kazalarıyla, kimi zaman okuldan koparak hayatlarını kaybetmektedir.
Bu sistem, çocuklarımızın geleceğini adeta “mesleki eğitim” adı altında patronlara sunmaktadır.
Tüm bu girişimler, laik, bilimsel ve kamusal eğitimin tasfiyesi; yerine dini referanslarla şekillendirilmiş, sermayeye bağımlı ve ucuz iş gücü üreten bir yapının kurulması anlamına gelmektedir. Bu sadece çocuk işçiliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda kız çocuklarının eğitimden koparılması, erken yaşta evliliklerin artması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi gibi vahim sonuçlar doğuracaktır.
Tekrar vurguluyoruz:
• Eğitim hakkı, hiç kimsenin pazarlık konusu değildir!
• Çocuklarımızın geleceği, patronların kar hırsına feda edilemez!
• Zorunlu eğitimi budamak, toplumsal aydınlanmaya bir saldırıdır!
• Çocuklarımızın yeri atölyeler değil; okul sıraları, kütüphaneler, laboratuvarlardır!
• Eğitim sisteminde yapılacak değişikliklere yönelik kararlar tarikatlar ve sermayeyle alınamaz!
Türkiye’nin çocukları, sanayi çarklarının dişlileri değil; özgür bireyler olarak yetişmek zorundadır. Eğitim, bireyin özgürleşmesinin ve toplumun ilerlemesinin temelidir. Bu hakkı ortadan kaldırmaya yönelik her girişimin karşısında duracağız.
Karanlığa karşı aydınlığı, sömürüye karşı umudu büyüteceğiz!